Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Türkiye Sağlıkta Küresel Merkez Haline Geldi: Erdoğan’dan ‘Dünya Çapında Hizmet’ Vurgusu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sağlık alanında ulaştığı seviyeyi değerlendirerek,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sağlık alanında ulaştığı seviyeyi değerlendirerek, ülkenin artık yalnızca bölge ülkelerine değil, Avrupa başta olmak üzere dünya geneline sağlık hizmeti sunan bir merkez konumuna geldiğini söyledi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “11. Tıp Kurultayı ve TÜSEB Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri Töreni”nde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin bilimsel üretim, sağlık altyapısı ve hizmet kapasitesiyle uluslararası ölçekte tercih edilen bir ülke haline geldiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“…Hastalanan her insanın kendini tedavi ettirme imkanı bulamadığı, nihai ürüne dönüşen tıbbi gelişmelerin insanların hizmetine eşit sunulmadığı bir dünya, kabul edelim ki adil, eşit ve yaşanabilir bir dünya değildir.

Nasıl insan hayatı sömürülemezse, insan onuru ticarileştirilemezse, insanın sağlığı ve bunun yanında hastalığı sömürülemez, bir pazar metaı olarak görülemez. İnsanın ruhu ve bedeni, insan sağlığı ve hastalığı, sadece ticarete konu edilemeyeceği gibi bir tahakküm aracı olarak da kullanılamaz.

Gelinen noktada dünyanın sağlık alanında daha sıhhatli, daha rafine, İbn-i Sina ve Hipokrat çizgisine daha yakın bir bakış açısına kavuşması gerektiği anlaşılıyor. Evet, bunu açık yüreklilikle konuşmak, bunu tartışmak, böyle bir dönüşüm için ön almak, risk almak, mücadele etmek zorundayız.

“Bir insanı iyileştirmeye maddi anlamda değer biçilemez”

Gazze’de tam iki ay boyunca hastanelerin bombalanmasına, hastaların, sağlık çalışanlarının, çocukların, hatta ve hatta kuvözdeki masum bebeklerin katledilmesine seyirci kalan bir dünyadan, böyle bir dünyaya geçmek şüphesiz kolay olmayacaktır. İnsanlık, bir hayatı kurtarmanın sevincini kolektif olarak yaşadığı, dünyaya sağlıklı gelen bir bebeğin sevincini kendi sevinci olarak gördüğü zaman, inanın dünya cennete dönüşecektir.

Biz işte bunun için çalışıyoruz. Sizler aynı şekilde bunun için emek veriyor, çabalıyor, ter döküyorsunuz. Bir insanı iyileştirmeye maddi anlamda değer biçilemez. Bir hayatı kurtarmanın maddi anlamda pahası ölçülemez. Yunus Emre ne diyor? ‘Bir hastaya vardın ise, bir yudum su verdin ise, yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi.’ Evet, işte tüm mesele budur.

“Bizler, unutmayın, Lokman Hekim’in varisleriyiz”

Hastaya şifa olma bilincinin adeta genlerimize işlediği bir coğrafyanın, bir medeniyetin varisleri olarak nerede durduğumuzu ve misyonumuzun ne olduğunu idrak etme mecburiyetimiz var. Bizler, unutmayın, Lokman Hekim’in varisleriyiz.

Bizler, Batı’da tıp ilminin temelini atan İbn-i Sina’nın varisleriyiz. Bizler, Anadolu’yu şifahanelerle ören, insanlığın şifa ve deva arayışına kurumsal anlamda çözümler üreten büyüklerimizin varisleriyiz.

Nasıl ecdadımız Anadolu’yu şifahanelerle ilmek ilmek dokuyarak bir şifa medeniyeti inşa etmişse, nasıl istiklal ve istikbal mücadelemizin en büyük payelerden biri tıbbiyenin olmuşsa, inşallah Türkiye Yüzyılı’nın sancaktarlarından biri de buradaki kardeşlerim olacak, doktorlarımız, bilim insanlarımız olacak, sizler olacaksınız. Ben buna tüm kalbimle inanıyorum. Her birinize teşekkür ediyor, şimdiden tebriklerimi iletiyorum.

“Son 23 yıldır sağlığa büyük önem verdik”

Değerli misafirler, insan merkezli siyaset anlayışımızın bir gereği olarak son 23 yıldır sağlığa büyük önem verdik. Yürüttüğümüz çalışmalarla yaygın, kaliteli ve ekonomik bir sağlık sistemini hayal olmaktan çıkarıp halkımızın hizmetine sunduk.

Anayasamızın en temel hükümlerinden olan sosyal devlet ilkesinin rehberliğinde, ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlarımızın da sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde istifade edebilmelerini sağladık.

İlaç almak için insanların sabahın köründe yollara düştüğü, muayene sırası alabilmek için saatlerce kuyrukta beklediği, parası yetmeyince hastalarımızın rehin tutulduğu günler inşallah bir daha gelmemek üzere geride kaldı.

“794 yeni hastaneyi hizmete kazandırarak kamu hastanelerinde toplamda 173 bin yatağa ulaştık”

Bugün toplam 1 milyon 470 bini aşan sağlık personelimizle, hamdolsun 86 milyon vatandaşımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sunuyoruz. 2002’den bu yana personel sayımızı yüzde 288 artırdık. Dikkatinizi çekiyorum, son bir buçuk yıl içinde 57 bin 504’ü hekim olmak üzere 99 bin 567 yeni atama yaptık.

Türkiye’de hekim sayısının artması yalnızca hastalarımızın değil, onlara hizmet veren değerli hekimlerimizin de işini kolaylaştırdı, yükünü hafifletti. Kamu hastanelerimizin yüzde 80’ini yeniledik veya yeniden inşa ettik.

794 yeni hastaneyi hizmete kazandırarak kamu hastanelerinde toplamda 173 bin yatağa ulaştık. 2002 yılında kamuda yalnızca 7 bin nitelikli yatağımız vardı. Bugün bu sayı 18 kat artışla 122 bine ulaştı.

Toplam yatak sayımız ise 164 binden 271 bine ulaştı. Son bir yılda 4060 yatak ünit kapasiteli 60 projeyi bitirdik.

“Depremin yaralarını hızla sarıyoruz”

Yapılanlar sadece bunlarla sınırlı değil. 2023 yılında yaşadığımız depremin yaralarını hızla sarıyoruz. Bölgeyi yeniden ayağa kaldıracak kalıcı sağlık yatırımlarını hızlandırdık.

Böylece 5 bin 123 yataklı 109 sağlık tesisini tamamladık. 11 ilimizde deprem öncesinde kamu hastanelerinde 23 bin 733 yatakla hizmet sunulurken, bugün 27 bin 503 yatakla sağlık hizmeti veriyoruz.

“9 şehir hastanesinin ihale, proje ve arsa çalışmaları devam ediyor”

Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi’nin 300 yataklı ek binası ile Kahramanmaraş 600 yataklı devlet hastanesini yıl bitmeden açacağız. Salgın döneminde hayati rol üstlenen şehir hastanelerimizden 25 tanesi hizmete girdi. 13 şehir hastanesinin yapımı devam ediyor. Toplamda 9 şehir hastanesinin ihale, proje ve arsa çalışmaları devam ediyor.

Başta şehir hastanelerimiz olmak üzere sağlıkta kurduğumuz sistem, dünyanın pek çok ülkesi tarafından ilgiyle takip ediliyor. Öyle ki güçlü sağlık altyapımız sayesinde artık pek çok branşta sadece bölgemizdeki ülkelerin vatandaşlarına değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere küresel ölçekte sağlık hizmeti verebilen bir ülke konumuna ulaştık.

Daha burada saymaya kalksak değil saatler, günler alacak birçok yatırımı, projeyi, devrim niteliğinde reformu hayata geçirdik. Kuşkusuz, tüm sorunları çözdük, tüm sıkıntıları giderdik iddiasında kesinlikle değiliz. Sağlık gibi dinamik bir alanda ihtiyaçlar hiçbir zaman bitmez, bitmeyecek.

Ancak elini vicdanına koyan herkesin kabul ettiği üzere, sağlık alanında büyük bir devrime imza attığımız da tartışmasız bir gerçektir. Türk sağlık sisteminin gücü, kabiliyetleri ve şoklara karşı kapasitesi COVID-19 salgınında çok net görülmüştür.

“Çalışacağız, geliştireceğiz, üreteceğiz”

Buna rağmen mevcutta yetinmiyoruz. Biraz önce Sağlık Bakanımız da güncel çalışmalardan bahsetti. Milletimizden gelen teklifler, tenkitler, şikayetler, serzenişler ve tespitler doğrultusunda sağlık sistemimizi iyileştirmeye devam ediyoruz. Şunun da bilinmesini isterim ki son 23 yılda sağlık alanında ne yaptıysak, bilim insanlarımızla istişare halinde yaptık. İnşallah çok daha fazlasını yine sizlerle birlikte başaracağız.

Türkiye ve Türk milleti adına gerçekten gurur verici gelişmelerdir. Fakat sadece 23 yıllık sürede bunları başarmış olmamız, hedeflerimizin tamamına ulaştığımız anlamına gelmez. Bakınız, donanım ve sağlık altyapısında dünyada birinci ligde olmamız yetmez.

Vatandaşın sağlık hizmetlerine eşit erişiminde gıpta edilen ülkelerden biri olmamız yetmez. Sağlık hizmetlerini devlet olarak ücretsiz karşılamamız yetmez. Tıp eğitiminde dünya standardının üzerinde doktorlar yetiştirmemiz yetmez. Başta tıp ve ilaç olmak üzere bilimsel araştırmalarda da dünyanın en iyi ülkelerinden biri olmak durumundayız.

Aynı şekilde, gerekli Ar-Ge yatırımlarını yaparak tıbbi cihaz üretiminde de yeni bir aşamaya geçmek zorundayız. Cumhurbaşkanı olarak sağlıkla ilgili hususlarda kapsamlı bir millileşme ve yerlileşme hamlesine olan ihtiyacı sık sık dile getiriyorum.

Ancak bu konuda tüm şahsi çabalarıma rağmen hedeflerimizin çok uzağında olduğumuzu da gayet iyi biliyorum.

Savunma sanayiinde olduğu gibi burada da içeriden ve dışarıdan farklı engellerle karşılaşıyoruz. Ama nasıl ki zor oyunu savunma sanayiinde bozmuşsa, inşallah yerli ilaç ve tıbbi cihaz üretiminde de Allah’ın izniyle bozacaktır. Çalışacağız.

Çalışacağız, geliştireceğiz, üreteceğiz, hepsinden de öte zorluklar karşısında yılmayacağız ve Türkiye’yi çok farklı bir seviyeye hep beraber taşıyacağız. Bizi bu hedefimize bir adım dahi olsa yaklaştıracak her türlü özgün, nitelikli ve gerçekçi çabayı desteklemekte kararlıyız. Onun için bugün ödül alan bilim insanlarımızın çalışmalarını takdirle karşılıyorum.

Her biriniz, tıpkı Aziz Sancar hocamız gibi bilimsel çalışmalarınızla yeni yol açıyor, sizden sonra geleceklere cesaret aşılıyorsunuz. Sizlerin bu çalışmaları inşallah diğer hekimlerimize de örnek olacak, ilham kaynağı olacak, daha farklı projelere başlamak için cesaret verecektir.”