3. Sayfa

Komisyon Başkanı Büşra Şahiner: “Bugün Haklarımızı Alamadık Ama Alkışlar Onlar Bizi”

COVİD 19… PANDEMİ.. İZOLASYON.. MASKE.. YOĞUN BAKIM.. AŞI..
Okurken bile çoğumuzun ruh sağlığını olumsuz etkileyen o dönem..

Covid 19 testi vermek için hastane önünde uzun uzun oluşturulan sıralar.. kullanılan onlarca ilaçlar, entübe olan hastalar, hayatını kaybedenler, hayatını kaybederken yakınının yanında olamayanlar, sevdikleriyle vedalaşamayanlar… Okurken gider miyiz o günlere? Bakar mıyız biz ne yaşamışız diye geçmişe? Hatırlar mıyız balkonlara çıkıp alkışladığımız o sağlıkçıları ? Akşam balkondan alkışlayıp sabah şiddet uygulamaktan vazgeçmediğimiz ? Hakettiği çalışma şartlarına henüz ulaştıramadığımız, sağlıkta şiddetten koruyamadığımız.. Covid döneminde bir binanın asansörüne yazılan yazılan o yazıyı hatırlar mıyız? Diyor ki bir bina sakini;
“Enfeksiyon riski nedeniyle asansöre sağlıkçılar binemez, kapı kollarına dokunamaz..” vicdanları sorgulatan binlerce örnek vardı ama ” sağlıkçılar iyi ki var” dediler yolları hastaneye her düştüğünde..
“Sizin de işiniz zor, Allah yardımcınız olsun” dediler ama işi kolaylaştırmak için adım atmadılar…

“Sağlıkçılar var olsun” dediler onlarca, yüzlerce sağlıkçıyı görevi başında katlettiler… Hepsinin vardı bir sebebi..
Biri sıra beklemek istemezdi.. birinin ocakta yemeği vardı.. birinin kolundan kan alırken canı yanmıştı… biri usulsüz rapor istedi.. biri uygunsuz ilaç talep etti.. sonunda kaybeden Ayşe, Fatma, Ali , Mehmet değildi .. Kaybeden insanlıktı eğer hâlâ kaldıysa.. kaybeden sağlık sistemiydi eğer hâlâ değerli konumdaysa..

Birimizin adını bir hastaneye verdiler, küçük bir tören düzenlediler 3 gün sonra göz yaşlarını sildiler ..sonraki gün aynı hikaye bu sefer farklı bir isim geçti haberlerde 2 dakikalık bir süre ile… şehir farklıydı.. sebep farklıydı.. aynı olan kaybettiğimiz sağlıkçıların acılarıydı, aynı olan yayınlanan taziye mesajlarıydı ne yazikki aynı olan artırılmayan güvenlik önlemleriydi ..

Aynı olan aile sağlığımerkezlerinde “eleman” sıfatıyla çalışan sağlıkçıların mağduriyetleriydi..
İşe girerken bir sağlıkçı diploması isteniyor, meslek “eleman” sıfatıyla icra ettiriliyor, bir ay sonra bedeli asgari ücret dahi olmayan maaş bordroları veriliyor, “bu sana yeter” deniyor .. Ne yazıkki yetmiyor..
İşe hekim arkadaş alıyor, işten çıkarma kararını yine hekim veriyor sağlık sisteminin değerli iki meslek grubu patron-işci iliskisi ile yıpranıyor.. iş barışı önemli deniyor yan odada 50.000tl maaş alan hemşireyle aynı işi yapıp 10.000 tl maaş ile bir ayını geçir deniyor, aile birliği önemli deniyor eş tayini verilmiyor, “çocuk doğurabilirsin ama süt izni kullanmasan iyi olur” deniyor . “Vatani görev değerli ama döndüğünde işinin garantisi yok, sen bir git gel sonra düşünürüz” deniyor.. Zamanı geldiğinde balkonlara çıkıp alkışlanıyor ama alkış yetmiyor…

Hayatımızın her anında fedakarca yanımızda olan sağlıkçılar ölmeden, öldürülmeden mesleğini icra etmek istiyor.
Bir gün adının bir hastaneye verilmesini değil yaşarken haklarının korunmasını istiyor..
2 – 3 satırlık bir taziye mesajı gideni geri getirmiyor bu sağlıkçılar diplomasının gereğini görmek istiyor, hayat kaygısı yaşamadan yaşatmak istiyor..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu