Yeni OVP’de Büyüme ve Enflasyon Tahminlerinde Revizyon!
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomiye yön verecek 3 yıllık Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı.
2024 yılı büyüme beklentisi yüzde 4’ten yüzde 3,5’e düşerken, 2025 için yüzde 4, 2026 yılı için ise yüzde 4,5 hedefi belirlendi. İşsizlik tahmini ise 2024’te yüzde 9,3, 2025’te yüzde 9,6 olarak öngörüldü. Enflasyon beklentileri ise yükselerek 2024 için yüzde 41,5, 2025 için yüzde 17,5 olarak revize edildi.
Yılmaz, “OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır” dedi.
Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkan satırbaşları şöyle:
“2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir. Haziran ayında başlayan süreçte, kamu kurumları ile bütçe görüşmeleri başlatılmış ve ilgili kurumlardan politika ve tedbir önerileri toplanmıştır. Temmuz ve Ağustos aylarında, makroekonomik verilerin değerlendirilmesi, bütçe dengesi ve kamu harcamaları gibi temel konularda çeşitli analizler ve toplantılar yapılmıştır.
Ağustos ayının sonuna doğru, OVP taslağı nihai hale getirilmiş, ilgili kurumlara ve Ekonomi Koordinasyon Kuruluna sunulmuştur. Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın Onayı ile OVP, bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazanmaktadır.
Geçtiğimiz Eylül ayında uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Program çerçevesinde son bir seneyi değerlendirdiğimizde, temel makroekonomik göstergelerdeki öngörü ve hedefler önemli oranda gerçekleşmiş olup, mevcut tahminler büyük oranda geçerliliğini korumaktadır. Bu, Programımızın etkinliğini ve öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır.
Dezenflasyon sürecinin etkileri hazirandan itibaren başladı
Geçtiğimiz eylül ayında uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Program çerçevesinde son bir seneyi değerlendirdiğimizde, temel makroekonomik göstergelerdeki öngörü ve hedefler önemli oranda gerçekleşmiş olup, mevcut tahminler büyük oranda geçerliliğini korumaktadır. Bu, programımızın etkinliğini ve öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır.
İlk olarak, öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlamıştır. Bu tarihten itibaren enflasyon oranında 23,5 puanlık bir düşüş kaydedilmiştir.
Büyüme kompozisyonundaki dengelenme ile birlikte cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altına gerileyerek olumlu bir tablo çizmiştir. İstihdam alanında ise iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimine rağmen, işsizlik oranları hedeflerimizin de ötesinde bir iyileşme göstermiştir. Ayrıca, makroekonomik göstergelerdeki bu olumlu gelişmeler, yatırımcıların ülkemize olan bakışını da olumlu yönde etkilemiş, kredi notları ve ulusal rezervlerimiz artarken, ülkemizin risk primi düşmüştür.
“Programımız başarıyla çalışmaktadır”
İzleyen yansılarda rakamsal olarak da ifade edeceğimiz bu sonuçlar, OVP (2024-2026) kapsamında uygulanan politikaların etkinliğini ve ekonomi üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Programımız başarıyla çalışmaktadır.
2023 yılı boyunca yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen, Türkiye ekonomisi istikrarlı bir büyüme gösterdi. Deprem felaketine ve küresel olumsuz gelişmelere rağmen, ekonomimiz yüzde 5,1 oranında büyüyerek 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirmiştir.
“Ekonomide dengeli büyüme yakalandı”
2024 yılının ilk yarısında milli gelir büyümesi yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiş olup, ekonomimizin sağlam temeller üzerinde büyümeye devam ettiğini göstermektedir. Yurt içi talebin büyümeye katkısı 2023 yılına göre önemli oranda azalmış, buna karşın net mal ve hizmet ihracatı büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. Ayrıca, 2023 yılında sanayi sektörü, küresel sıkılaştırıcı politikalardan etkilenmiş ve milli gelir büyümesinden daha yavaş büyümüştür. Ancak, alınan önlemler sayesinde ekonomide dengeli bir büyüme kompozisyonu yakalanmıştır.
“Eylül ve sonrasında dezenflasyonun devamını bekliyoruz”
Enflasyon tarafında ise, geçiş dönemi tamamlanmış ve dezenflasyon dönemi başlamıştır. 2024 yılının Ağustos ayı itibarıyla birikimli TÜFE artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileyerek yüzde 52 olarak kaydedilmiştir. Bu durum, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını göstermektedir. Eylül ve sonrası bu eğilimin sürmesini bekliyoruz.
Son bir yılda istihdam güçlü artışını sürdürürken işsizlik oranları önemli düzeyde gerilemiştir. İşsizlik oranlarına baktığımızda, 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,8’e gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş, istihdam artışının ve ekonominin genel olarak güçlenmesinin bir sonucudur.
İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması yönündeki bu olumlu eğilimlerin, yeni OVP döneminde de devam etmesini hedefliyoruz.
“Düşen cari açık makroekonomik istikrarı güçlendirecek”
2024 yılının Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 2,2’sine düşmüştür. Böylelikle, Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının azaldığını ve dış ticaret dengesinde sağlanan iyileşmenin devam ettiğini görmekteyiz.
Cari işlemler açığındaki bu gerileme, ekonomimizin dış şoklara karşı direncinin arttığını ve sürdürülebilir bir dış ticaret dengesine doğru ilerlediğimizi göstermektedir. Uzun dönem ortalamalarının altına inen cari işlemler açığı, Türkiye’nin makroekonomik istikrarını güçlendirecek önemli bir gelişmedir. Bu olumlu tablo, yeni OVP dönemi için atılacak adımlarla daha da pekiştirilecektir.
“TL’ye olan güven arttı”
Türk Lirası’na olan güven önemli düzeyde artmış ve TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetmiştir. 2023 yılının Ocak ayında TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı yaklaşık yüzde 38,9 seviyesindeyken, bu oran yıl boyunca güçlü bir şekilde artarak 2024 yılı Ağustos ayında yüzde 53,6 seviyesine yükselmiştir. Bu artış, TL’ye olan güvenin arttığını ve vatandaşların tasarruflarını yerli para biriminde değerlendirme eğilimlerinin güçlendiğini göstermektedir.
KKM mevduatlarının payına baktığımızda, yıl ortalarında yüzde 30’lara yaklaşan oran, Ağustos 2024’te yüzde 10,1’e gerilemiştir. Nominal olarak 3,4 trilyon TL’ye ulaşarak zirveyi gören KKM bakiyesi geçtiğimiz hafta itibarıyla 1,6 trilyon TL’ye gerilemiştir. Zirve döneminde yaklaşık 140 milyar doları gören KKM’den finansal piyasalardaki denge gözetilerek kademeli bir çıkış stratejisiyle bakiye azaltılmış ve halihazırda 47,8 milyar dolara kadar inmiştir. Aynı dönemde, yabancı para (YP) mevduatlarının payı ise Ocak 2023’te yüzde 44,4 seviyesinde iken, Ağustos 2024’te yüzde 36,3 seviyesine gerilemiştir.
Bu eğilimler, ekonomi politikalarının etkisi ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla atılan adımların başarısını ortaya koymaktadır. Özellikle TL’nin güçlenmesi ve milli para birimine olan güvenin artması, enflasyonla mücadelede ve makroekonomik istikrarın sağlanmasında önemli bir gelişmedir. Türkiye ekonomisinin gelecekte de bu olumlu eğilimleri sürdürmesini bekliyoruz.
Rezervlerde 52 milyar dolarlık artış
Brüt uluslararası rezervlerimizin 26 Mayıs 2023 tarihinde 98,5 milyar dolar seviyesinden 23 Ağustos 2024 tarihinde 150,4 milyar dolara yükseldiğini görmekteyiz. Bu, rezervlerimizde 52 milyar dolarlık bir artışı ifade etmektedir ve ekonomimizin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmak adına önemli bir gelişmedir.
Risk primi ise, Mayıs 2023’te 703 baz puan seviyesindeyken, 3 Eylül 2024 itibarıyla 283 baz puana gerilemiştir. Bu düşüş, uluslararası piyasalarda Türkiye’ye olan güvenin arttığını ve risk algısının önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Dış finansmana erişimi kolaylaştıran, ve maliyetini düşüren bu gelişmeyi daha ileri noktalara taşımayı hedefliyoruz.
Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşüş ve TL mevduatların artışı, ekonomi politikalarının doğru yönde ilerlediğinin ve piyasalarda olumlu bir hava oluştuğunun somut göstergeleridir.
Temel amaç enflasyonda tek hane
2025-2027 dönemi Programının temel amacı, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılmasıdır.
Bu hedefler doğrultusunda, para, maliye ve gelirler politikalarının güçlü bir şekilde eşgüdümü sağlanacak ve enflasyonla mücadele öncelikli bir alan olarak ele alınacaktır. Yeni OVP dönemiyle birlikte, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme ve istikrar hedeflerini gerçekleştirmek üzere atılacak adımları ve öncelikleri belirliyoruz.
“Orta ve uzun vadede üst gelir grubuna çıkılması öngörülüyor”
Büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır.
Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.
Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır.
Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır.
Yeni OVP dönemi, Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için atılacak önemli adımları kapsamaktadır. Programın tüm bu strateji ve hedefleri, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek ve küresel arenada rekabet gücümüzü artıracaktır.”
Enflasyon
2024: Yüzde 41,5 (Önceki yüzde 33)
2025: Yüzde 17,6 (Önceki yüzde 15,2)
2026: Yüzde 9,7 (Önceki yüzde 8,5)
2027: Yüzde 7
Büyüme
2024: Yüzde 3,5 (Önceki yüzde 4)
2025: Yüzde 4 (Önceki yüzde 4,5)
2026: Yüzde 4,5 (Önceki yüzde 5)
2027: Yüzde 5
İşsizlik
2024: Yüzde 9,3 (Önceki yüzde 10,3)
2025: Yüzde 9,6 (Önceki yüzde 9,9)
2026: Yüzde 9,2 (Önceki yüzde 9,3)
2027: Yüzde 8,8
Dolar/TL tahmini (Ortalama)
2024 33,2 TL (Önceki 23,9)
2025 42 TL (Önceki 43,9)
2026 44,6 TL (Önceki: 47,8)
2027 46,9 TL
Kişi Başına Gelir (GSYH, Dolar)
2023: 13.243 dolar
2024: 15.551 dolar
2025: 17.028 dolar
2026: 18.990 dolar
2027: 20.420 dolar
Cari denge /GSYH
2024: Yüzde -1,7 (Önceki yüzde -3,1)
2025: Yüzde -2 ((Önceki yüzde -2,6)
2026: Yüzde -1,6 ((Önceki yüzde -2,3)
2027: yüzde -1,3