Her yaşta görülebilen omuz sıkışması sendromu, özellikle 40 yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülüyor. Prof. Dr. Cem Coşkun Avcı, “Kolumuzu başımızın üstüne kaldırdığımızda bir ağrı oluşuyorsa bu omuz sıkışması sendromundan kaynaklanıyor olabilir. Omuz sıkışmasında gündüzleri çok fazla ağrı olmaz. Akşamları yattığımızda ağrıyı daha fazla hissederiz” dedi.
Elin başüstüne kaldırıldığı durumlarda omuz çevresinde ortaya çıkan ağrı, omuz sıkışmasının en büyük belirtisidir. Avcı, “Omuz sıkışma hastalığı Omuz eklemimizi hareket ettiren kas ve tendonların omuz kemeri denen kemiğin altında sıkışması sonucunda ortaya çıkan ağrıdır. Sendromun tipik belirtisi olan eli yukarı kaldırma esnasında oluşan ağrı en belirgin özelliğidir. Omuz sıkışmasında gündüzleri çok ağrı olmayabilir. Yer çekiminin etkisiyle kol serbest pozisyondayken omuz eklemi aşağıya doğru indiği için omuzdaki aralık genişler. Dolayısıyla orada herhangi bir sıkışma kalmaz. Özellikle kolu yukarı kaldırınca ya da akşamları yattığımızda bu aralık daraldığı için ağrı ortaya çıkar” diye konuştu.
Omuz Sıkışması
Omuz sıkışmasının birçok nedeni bulunabiliyor. Prof. Dr. Avcı “Omuzu aşırı kullanmak, meslek ve spor aktiviteleri omuz sıkışmasına neden olabilir. Ortaya çıkan tendon iltihaplanmaları yani tendinitler, kemiklerde omuz aralığını daraltan bazı yapısal değişiklikler, kas yırtıkları, hareket bozuklukları ve donuk omuz hastalığı omuz sıkışma sendromuna neden olabilir. Omuz ağrısı olan hastaların mutlaka ortopedi hekimine başvurmasında fayda var. Çünkü yapılan spora ve aktiviteye göre her yaşta görülebilir. Öte yandan en çok görüldüğü yaş grubu orta yaş grubudur. Orta yaş grubunda omuz kaslarının yıpranması ve omuz eklem aralığının daralması nedeni ile omuz sıkışma hastalığını daha çok görüyoruz. Bazen de travmaya bağlı yani bir takım zorlanmalar neticesinde kas iltihaplanmaları, kanamaları ve ödemleri oluştuğu için de sıkışma görülebilir.”
Tanı Yöntemi
Prof. Dr. Avcı “Bunun dışında tanı için ilk olarak röntgen çektiriyoruz. Röntgende omuz sıkışma hastalığı bulgularını görmek mümkündür. Özellikle aralıkta daralmalar, kemik yapısında bir takım dejeneratif yani yıpranmaya bağlı değişiklikler röntgenle görülebilir. Onun dışında tanıda en çok kullandığımız görüntüleme yöntemi de MR’dır. MR ile hem sıkışma sendromunun sebebini hem de varsa müdahale gerektiren bir takım yırtıkları, kaslarla ilgili değişiklikleri görmek mümkündür. Dolayısıyla tanısını muayene ve radyolojik tetkiklerle koyuyoruz. Tedavide ilk basamak ameliyat dışı yöntemlerdir. Ameliyat dışı yöntemler ilaçlar, enjeksiyonlar ve fizik tedaviden oluşuyor.
İlaçlarla omuz bölgesindeki kas iltihaplarını gidermek mümkün oluyor. Test ve tedavi amacı ile omuz eklem boşluğuna bir takım enjeksiyonlar yapıyoruz. Bu enjeksiyonlar çoğunlukla lokal anestezik maddeler ve kortizon karışımından oluşuyor. Bunlar bu bölgedeki iltihabi değişimleri gidermekte etkili oluyor. Dolayısıyla tedavilerde enjeksiyonlardan çok yararlanıyoruz. Bunun dışında fizik tedavi de çok etkili oluyor. Fizik tedaviden sonra bölgedeki hareket bozukluğuna bağlı bir takım sıkışmaya neden olan faktörlerde ortadan kalkmış oluyor.”
Tedavi Yöntemleri
Hastaların yüzde 90’ında ameliyatsız yöntemler kullanılıyor. Prof. Dr. Cem Coşkun Avcı “Eğer ağrının altında yatan başka bir neden yırtık ise ya da 6 aydan uzun süre devam eden fizik tedavi ve ilaçlara rağmen ağrılar geçmezse cerrahi yöntemlere başvurulur. Cerrahi yöntemler içinde de artroskopi kullanılarak bölgedeki yıpranmış tendonlar temizlenir, kemik uçları düzleştirilir, eklem aralığı genişletilerek operasyon sonrası ağrının hemen ortadan kalkması sağlanır. Tedavi sonrası sıkışmaya neden olan aktivite ya da duruma devam edilirse hastalığın tekrarlama riski yükselir. Özellikle sporcularda bu durumu çok görüyoruz. Ağır spor yapanlarda, halter, voleybol, basketbol ve hentbol sporcularında hastalığın tekrarladığını görüyoruz. Altta yatan bir yırtık varsa, o yırtıklardan oluşan iltihabi reaksiyon nedeniyle de yine tekrarlama görebiliriz” ifadelerini kullandı.