Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe, yeni eğitim öğretim yılına başlayan öğrencilerin beslenmesine ilişkin uyarılarda bulundu. Aktepe, “Çocukların sağlıklı büyümesi ve iskeletinin daha sağlam olması için kalsiyum alımı çok önemli” diye konuştu.
11 Eylül’de okulların açılmasıyla birlikte yaklaşık 21 milyon öğrenci ders başı yaptı. Öğrencilerin dengeli ve sağlıklı beslenmesi gerektiği konusunda velilere uyarılarda bulunan Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe, asitli içeceklerin, kızartılmış ürünlerin ve abur cuburların evlerden uzak tutulması gerektiğini belirtti. Aktepe, öğrencilerin ilk olarak gece yatma saatlerine dikkat etmeleri gerektiğine değinerek, “Çocuklar yaz tatilinde bu saati biraz daha esnetmiş olabilirler. O yüzden uyku saati dokuz, dokuz buçuğu geçmesin, çünkü büyüme hormonu bu saatte salgılanıyor. Büyüme hormonu salgılandıktan sonra vücudun onarımı başlıyor. Çocuklarımızın büyüme ve gelişmesi için mutlaka bu saati kaçırmadan ve ertesi gün dersteki başarılarını da etkileyeceğini unutmadan saatinde yatacaklar ve saatinde kalkıp derslerine gidecekler” ifadelerine yer verdi.
“Kahvaltı öğünü çocuğun gelişimi açısından çok önemli”
Öğrencilerin sabah kahvaltısını mutlaka yapmaları gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Aktepe, konuşmasına şöyle devam etti; “Çocukların bazıları sabah çok erken kalktık diye kahvaltı yapmak istemeyebiliyorlar ya da okula adaptasyonda zorlanabiliyorlar. Eğer okulda kahvaltı yapıyorlarsa, okulda kahvaltı yaptığını velilerin öğretmenlerinden öğrenmesi gerekiyor. Ya da garanti olması için veliler, çocuklarına protein ağırlıklı kahvaltı yaptırmalılar. Eğer çok mide bulantısı olan bir çocuksa ona tam tahıllı ekmeklerden, peynirden tost yapabilirler. Yanına biraz zeytin, ceviz ve bir bardak süt vererek bunu da önlemiş olurlar. Yumurtalı, peynirli kahvaltı çocuğun gelişimi için hem de öğle saatine kadar tok kalması açısından çok önemli olacak.”
“Çocuk mutlaka ara öğünü yapmalı “
Birçok öğrencinin öğle saatinden akşam yemeğine değin çok acıktığını kaydeden Aktepe, “Okulda uzun süre kaldıkları için öğle ile akşam arası çok uzun. Çok acıkıyorlar ve kan şekerleri çok düşüyor. Eğer bir şey yemiyorlarsa akşam yemeğine gittiklerinde aşırı aç oluyorlar. Çok aç olmaları demek daha çok karbonhidrat isteğini, daha fazla yemek yeme isteğini getiriyor. Biz istiyoruz ki daha kaliteli beslensin, protein ağırlıklı beslensin. O yüzden öğle ile akşam arasında bir ara öğün yapmaları gerekli. Anneler beslenme çantasının içerisine bir kutu süt, yoğurt, bir tane meyve, avuç içi kadar kuruyemiş ya da çocuk çok fazla acıkan bir çocuksa o zaman küçük bir tost yapabilir. Çocuk mutlaka ara öğünü yapmalı ki sağlıklı bir şekilde kan şekeri dengesi devam etsin” şeklinde konuştu.
“Kuruyemişlerini, süt yoğurt grubunu ve yumurtasını eksik etmemiz gerekiyor”
Okula yeni başlayan birinci sınıf öğrencileri için de beslenme konusunda tavsiyeler veren Aktepe, öğrencilerin süt, yoğurt gibi ürünlerle beslenmeleri gerektiğini şu sözlerle ifade etti; “Akşam yemeğine sütünü eklemeli, yatmadan 1-2 saat önce bir bardak süt içirmeli ki kemik gelişimi, dişlerin gelişimi, kalsiyum alımına bağlı. Sağlıklı büyümesi ve iskeletinin daha sağlam olması için kalsiyum alımı çok önemli. Kahvaltılarına ve öğleden sonraki ara öğünlerine biraz kuruyemiş eklemeleri gerekiyor ceviz, badem, fındık gibi. Bunlar neden önemli? Kaliteli yağ grubu. Beyin gelişimi için, zihinsel fonksiyonların, matematik zekasının daha yüksek olması için çocuklarımızın öğrenmelerini desteklemek için kuruyemişlerini, süt yoğurt grubunu ve yumurtasını eksik etmemiz gerekiyor.”
Birinci sınıf öğrencisinin su içmeyi unutabileceğinin altını çizen diyetisyen Aktepe, “Çünkü daha okula adaptasyonda zorlanıyor. Su içmeyi tamamen atlayabilir, susadığında su aklına gelebilir. Anneler onlara suluklarını koyacak, her gün dezenfekte edecek. Çocuklar gün boyunca su içmiş olacak” diye konuştu.
“Aileler beslenme şeklini değiştirmeli”
Çocukların asitli içeceklerden, cipslerden, kızartmalı besinlerden ve abur cuburlardan uzak durması gerektiğini aktaran Aktepe, “Bunun için de ailelerin kendi beslenme alışkanlığını değiştirmesi gerekiyor. Evinde bunları sürekli bulunduran bir aile ise çocuk buna alışarak büyüyor, bu alışkanlığını devam ettirir. Okulda bunların hiçbir şekilde bulunmaması gerekiyor” dedi. (Kaynak: İHA)