Fast Food Yiyeceklerin Zararları

Fast food oldukça popüler bir yemek seçeneğidir ve özellikle çocuklar için çekiciliği güçlüdür. Ancak bununla ilişkili birçok sağlık riskinin yanı sıra çevresel tehlikeler ve kanserojenler de vardır. Fast food restoranları, müşterilerinin seçimini etkilemek için her türlü pazarlama yöntemini kullanır. İşte bu restoranların müşterilerinin seçimlerini nasıl manipüle ettiğine dair bazı örnekler:

Sağlık Tehlikeleri

Fast food ile ilgili çok sayıda sağlık tehlikesi vardır ve yapılacak en önemli şey tüketimi sınırlamaktır. Fast food’un kalori, yağ ve tuz bakımından yüksek olduğu ve gerekli vitamin ve besinlerden yoksun olduğu bilinen bir gerçektir. Bu bileşenler obezite, kalp hastalığı ve diyabet gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Fast food tüketimi, astım ve karaciğer hastalığı gibi çok çeşitli diğer hastalıklarla da bağlantılıdır. Bu çalışma, fast foodların sağlığa zararlarını anlamak ve bu tür gıdaların tüketimini azaltmak için önerilerde bulunmak amacıyla yapılmıştır.

Fast food genellikle kalp, beyin ve hafıza üzerinde olumsuz etkileri olabilecek doymuş yağlarla yüklenir. Ateroskleroz olarak bilinen bir durum olan kan damarlarında plak oluşumuna bile katkıda bulunabilir. Yüksek düzeyde doymuş yağ, kalp hastalığı riskini artırabilir ve hatta erken ölüme neden olabilir.

Fast food, şekeri yüksek olmasının yanı sıra yüksek miktarda tuz, doymuş yağ ve kalori de içerir. Bu bileşenlerin vücut üzerinde zararlı etkileri vardır ve diyabet, kardiyovasküler hastalık ve insülin direnci dahil olmak üzere bir dizi kronik duruma yol açabilir. Ayrıca sinirlilik ve ruh hali değişimleri gibi birçok psikolojik sağlık sorununun gelişmesine de katkıda bulunurlar.

Çevresel Etki

Fast food üretimi toprak, su ve sera gazı kullandığından, fast food’un çevresel etkisi birçok insan için giderek artan bir endişe kaynağıdır. Et ve süt ürünleri üretimi, ormansızlaşmanın önde gelen nedenidir ve kaynakları diğer kullanımlardan uzaklaştırır. Endüstri aynı zamanda su kirliliğine de neden oluyor. Tüm bu endişelere rağmen, birçok fast food şirketi çevre üzerindeki etkilerini en aza indirmek için çaba sarf etti.

Şanghay’da yakın zamanda düzenlenen bir konferans, fast food restoranlarının çevresel etkilerine odaklandı. Konuşmacılar sürdürülebilir projelerden yeşil teknolojiye kadar çeşitli konuları ele aldı. Fast food şirketleri çevreyi daha ciddiye alıyor ve sürdürülebilir üretim ve tedarik zincirlerine yatırım yapıyor. Fast food restoranlarının çevresel etkileri, izleme çabalarını artıran hükümetler için önemli bir endişe haline geliyor.

Araştırmalar, fast food restoranlarından kaynaklanan emisyonların insan sağlığı üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermiştir. Fast food restoranlarından çıkan ızgara dumanı, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (pah’lar) adı verilen toksik bileşikler içerir. Bu kimyasallara maruz kalma, kanserin yanı sıra pulmoner ve gastrointestinal problemlerle de bağlantılıdır. Fast food endüstrisi, “yeşil binalar” kurmak ve enerji kullanımlarını azaltmak gibi emisyonları azaltmak için adımlar attı. Örneğin McDonald’s, tedarikçileri yeşil uygulamaları benimsemeye teşvik eden bir puan kartı oluşturdu.

Kanserojen Madde

Son zamanlarda fast food şirketleri, gıdalarının kanserojen oranı yüksek olduğu suçlamalarına maruz kalıyorlar. Bu iddialardan bazıları bilimsel kanıtlara dayanıyordu. Ancak bu şirketler, ambalajlarının ve sarf malzemelerinin FDA yönergelerine uygun olduğunu söyleyerek uygulamalarını savundular. Ayrıca, çevre ve sağlık sorunları için mücadele eden ilerici nedenleri destekliyorlar. Ancak bu, fast food’un tamamen kanserojen içermediği anlamına gelmez. Aslında, bazı çalışmalar fast food’un çeşitli kanser türleri için bir risk faktörü olduğunu göstermektedir.

Fast food, kanser gelişimine katkıda bulunabilecek yağ, şeker ve tuzla doldurulur. Ayrıca doğrudan kanserojen olmayan ancak artan kanser riskine bağlı N-nitroso bileşiklerine dönüşen nitratlarla da kürlenir. Ek olarak, dumanlı yiyecekler kanserojen olan katran içerir.

Plastikleri esnek hale getirmek için kullanılan ftalatlar da kanserojen olarak bilinir. Karaciğer hasarı ve kısırlık dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarıyla bağlantılıdırlar.

Maliyet

Fast food maliyeti hızla artıyor. Büyük fast food zincirleri açgözlü değil; fiyatlar sadece yükseliyor ve bunun ortalama ailenin bütçesi üzerinde olumsuz bir etkisi var. Et, süt ve çörek maliyetlerinin artması nedeniyle bu şirketler fiyatları artırıyor. MoneyGeek tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bir burgerin maliyeti geçen yıl% 9 arttı. Ancak fiyatlar şehre bağlı olarak büyük ölçüde değişmektedir.

Ülke genelinde fast food zincirlerinde fiyatlar artıyor. Örneğin Chipotle, ortalama siparişin bir yıl öncesine göre yaklaşık% 10 daha pahalı olduğunu bildirdi. McDonald’s ve Starbucks da Ocak ve Ekim aylarında iki kez fiyat yükseltti. ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu, ev dışında yenen yiyeceklerin 2021 yılına kadar ortalama% 6 daha pahalıya mal olacağını tahmin ediyor. Ve bu eğilimin 2018’de de devam etmesi bekleniyor. Fast food zincirlerinde artan ücretler, malzeme maliyetleri ve nakliye masrafları dahil olmak üzere yükselen fiyatlardan birçok faktör sorumludur.

Fast food maliyetindeki artışın bir diğer nedeni, yaşam maliyetlerinde tarihsel olarak yüksek bir artışla çakışmasıdır. Son iki yılda, mal ve hizmetlerin ortalama maliyeti yaklaşık% 7,5 arttı. Sıcak ve Hazır bir pizza hala çok fazla olsa da, eskisi kadar ucuz değil. Sonuç olarak, birçok fast food zinciri yeni müşteriler çekmek için fiyatları yükseltiyor. Örneğin Little Caesars Hot-N-Ready pizzanın fiyatı iki yıldan kısa bir sürede 5,55 dolardan 5,55 dolara yükseldi.

Obezite Salgını

Gelişmekte olan ülkelerde obezite sıklığı artıyor. Bu eğilim, fast food ve diğer sağlıksız gıdaların artan uygun fiyatta ve erişilebilirlik bağlıdır. Başka bir faktör modern gıda perakende ağları, ya da Büyük Gıda artan rolü vardır. Bu perakende satış ulusal ve uluslararası zincirleri ve süpermarketler vardır. Büyük Gıda satışlarındaki büyüme gelişmekte olan ülkelerde orantısız yoğunlaşmıştır.

Fast food menü öğelerinin çoğu, özellikle yüksek fruktozlu mısır şurubu olmak üzere yüksek düzeyde şekerle yüklenir. Fast food restoranlarında servis edilen en yaygın içecek türü, yüksek miktarda şeker içeren sodadır. Bu şeker obeziteye önemli bir katkıda bulunabilir. Ayrıca, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi diğer sağlık sorunlarına da katkıda bulunabilir.

Fast food, soda ve şeker sağlıklı olmasa da, Amerika Birleşik Devletleri’nde obezitenin birincil nedeni değildir. Aslında Cornell Üniversitesi’nin Gıda ve Marka Laboratuvarı’ndan araştırmacılar, morbid obez ve kronik olarak zayıf olan kişiler dışında, bu tür ürünlerin tüketiminin obezite ile önemli ölçüde ilişkili olmadığını buldular. Ancak bu bulgular mümkün olduğunca yemek için bir bahane olarak yorumlanmamalıdır.

Trans Yağlar

Kötü şöhretli trans yağ etiketine rağmen, önceden paketlenmiş birçok gıda hala kimyasalları içerir. 2008’de Michael Bloomberg, New York City restoranlarından trans yağları yasakladı. Yasağın olumlu sonuçları oldu – yemek yiyenler sonuç olarak daha az trans yağ tükettiler. Yasak ayrıca birkaç büyük restoran zincirini ülke çapında politikayı benimsemeye teşvik etti. Ve 2013’te Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), trans yağlarla ilgili “geçici” bir karar yayınladı. Bu karar Amerikan restoranlarını doğrudan etkilemese de, ABD’nin Avrupa Birliği politikalarına uygun hale getirilmesine yardımcı olacak.

En yeni çalışma, gıda endüstrisini trans yağları azaltmaya itmeye de yardımcı olabilir. Fast food zincirleri üzerindeki baskıyı artırabilir. 2003 Yılında bir Marin County yargıcı, fast food’undaki trans yağları azaltma vaadine uymadığı için Mcdonald’s’a 8,5 milyon dolarlık bir dava açtı. Bu arada Avrupa’da gıdalardaki trans yağların etiketlenmesine olan talep artıyor.

Fast food’a ek olarak, süpermarket raflarındaki diğer ürünler de trans yağ içerebilir. Bu bileşenler doğal değildir. Süt ürünlerinde, sığır etinde ve kuzu etinde doğal olarak az miktarda trans yağ bulunmasına rağmen, büyük miktarlarda bulunmazlar. Bunun yerine, hidrojeni yağlara zorlama işlemi yoluyla yaratılırlar. Bu bileşenler, kalp hastalığı riskini artırdıkları için sağlıksız kabul edilir.

Diyet Lifi

Kepekli tahıllarda ve meyvelerde bulunan diyet lifi, personel sağlıklı beslenmenin gerekli bir parçasıdır. Sindirim sistemini hareket ettirir ve kabızlık ve divertikülit riskini azaltır. Aynı zamanda tok hissetmenizi sağlar. Bu nedenle diyetinize her gün en az 20 gram lif eklemeniz şiddetle tavsiye edilir.

Diyet lifinin temel işlevi, sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlamak ve atıkları vücuttan atmaktır. Ayrıca kolesterolü düşürmeye yardımcı olur ve kan şekeri seviyelerini normal tutar. Ne yazık ki, çoğu fast food yeterli miktarda diyet lifi içermez. Bu nedenle bol miktarda meyve ve sebze yemek önemlidir.