Afet Bölgesindeki Hava Kirliliğinin Neden Olduğu Hastalıklar!
Kahramanmaraş merkezli depremler neticesinde 44 bini aşkın vatandaş vefat ederken 100 binden fazla kişi ise yaralandı. Deprem bölgesinde moloz yığınına dönen binalar nedeniyle oluşan inşaat tozları büyük ölçüde hava kirliliğine yol açıyor.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özge Soyer, enkaz kaldırma işlemleri sırasında oluşan tozların hava kirliliğine neden olduğunu ve bu nedenle olası hastalıklara karşın dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Soyer, “Bu bölgelerde özellikle de enkaz kaldırma esnasında eldiven, tulum, tam yüz maskesi ve göz koruyucu kullanılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yaşanan deprem felaketini sonucunda ortaya çıkan enkazlar nedeniyle oluşan inşaat tozları, mantarlar ve bunlardan kaynaklanan hava kirliliğinin özellikle astım hastaları için son derece ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten Soyer, afet bölgesinde astım ilaçlarına erişimin zor olduğunu ve hastaların ilaçları almamaları durumunda nefes alma ve öksürük sorunlarının daha fazla artacağını ifade ederek şunları söyledi:
“2011 büyük Japon Depremi sonrasında astımlı çocuklarda, astım krizi geçirme riski 6 kat arttı ve hastaların yaklaşık yarısı ilaçlara ulaşamadı. Bilindiği gibi astım krizleri solunum yolu enfeksiyonları, alerjene veya hava kirliliğine maruz kalınması, hastalığın tedavisi için gerekli olan ilaçların düzenli kullanılmamasına bağlı gelişir. Bu yüzden hava kirliliğinin arttığı dönemlerde acil servise başvuran astım hastalarının sayısı da artar. 2001 yılında Dünya Ticaret Merkezi saldırısında ortaya çıkan toz bulutlarına maruz kalan çocuklarda da astım sıklığının çok daha fazla arttığı rapor edildi.”
Depremin ardından geçici barınma alanlarında oluşan kalabalığı ve bir insanın kalması için gereken sağlık koşullarının olmaması sebebiyle viral solunum yolu enfeksiyonlarının çok daha kolay bulaştığını ve astım hastalarında riskin çok daha fazla arttığını vurgulayan Prof. Dr. Soyer, kısıtlı alanlarda maruz kalınan sigara dumanını solumak astım hastalarında öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi şikayetlerin artmasına yol açarken, yalnızca astım hastalarının değil daha geçmişte solunuma bağlı bir rahatsızlık yaşamayan kişilerin de deprem sonrası oluşan hava kirliliğinden etkilendiğini ve acı veren kuru öksürüklerin ortaya çıktığını söyledi.
Prof. Dr. Soyer, sözlerine şöyle devam etti:
“Karbon monoksit gazı renksiz, kokusuz bir gaz olduğundan zehirlenme fark edilmez; ilk belirtileri baş ağrısı, halsizlik, sersemlik, bulantı-kusma ve karın ağrısıdır ve acil sağlık hizmetine başvuru gerektirir. Deprem bölgesindeki enkazlarda bilhassa 2010 yılından önce yapılan binalarda bulunabilen ve kanserojen olan asbeste maruz kalmak uzun vadede risklidir, önlem alınmalıdır. Eldiven, tulum, tam yüz maskesi ve göz koruyucu kullanılmalıdır” dedi.
İç ortamdaki hava kirliliğini azaltmak için sigara içilmemesi, sık havalandırma ve kapalı alanlarda ısınma ihtiyacının mümkünse elektrikli ısıtıcılarla çözülmesi elzemdir. Dış ortam hava kirliliğini azaltmak için enkaz kaldırma çalışmaları su ile ıslatıldıktan sonra yapılmalı ve havadaki toz miktarı azaltılmalıdır. Geçici barınma alanları, hava kirliliğinden etkilenmeyen bölgelere kurulmalıdır. Astım hastalarının solunum şikayetlerinde artış erken dönemde fark edilmeli ve uygun şekilde tedavisi sağlanmalıdır”
KAYNAK: CNN Türk