Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Kaybolduktan 4 Gün Sonra Kurtarıldı… Ece Gürel Nasıl Hayatta Kaldı? Uzmandan Açıklama

Belgrad Ormanı’nda kaybolduktan 4 gün sonra donmak üzereyken bulunan peyzaj

Belgrad Ormanı’nda kaybolduktan 4 gün sonra donmak üzereyken bulunan peyzaj mimarı Ece Gürel’in nasıl hayatta kaldığı merak konusu oldu.

Uzmandan Açıklama: Hayatta Kalma Süresi Değişebilir

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Müslüm Süngü, hayatta kalma süresinin ortam sıcaklığı, kişinin yaşı, sağlık durumu ve açlık-susuzluk seviyesine bağlı olarak değişebileceğini belirtti. Özellikle montu olmadığı için vücut ısısının hızla düştüğünü vurgulayan Süngü, birkaç gün daha bulunamasaydı durumun çok daha kötü olabileceğini ifade etti.

Donmak Üzereyken Bulundu

Arama kurtarma ekipleri tarafından zor şartlara rağmen sağ olarak bulunan Gürel’in, açlık ve soğuk havaya rağmen hayatta kalması büyük bir şans olarak değerlendirildi.

“Susuzluk 3 günden sonra hayati risk oluşturuyor”

Ortam sıcaklığı, kişinin yaşı, ek hastalıkları ve olaydan önceki açlık ya da susuzluk durumu gibi faktörlere bağlı olarak yaşam süresinin değişebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Süngü, “Üç gün boyunca hayatta kalınabilir ancak bu süreçte halsizlik, bilinç bulanıklığı, vücutta çeşitli değişiklikler, organ fonksiyonlarında bozulmalar ve vücuttaki iyon ve minerallerde sağlığı bozacak olumsuz değişiklikler meydana gelebilir. Süre uzadıkça bu riskler daha da artar” diye konuştu.

“Ormanlık alanda yağmur birikintileri kurtarıcı olabilir”

Bulunulan ortamın da hayatta kalma sürecinde büyük bir rol oynadığını belirten Uzm. Dr. Süngü, “Ece Gürel, İstanbul’daki bir ormanda bulundu. Orada belki ufak yağmur birikintilerinden faydalanmış, belki de bazı bitkileri tüketerek hayatta kalmış olabilir. Ancak geçmişte Kahramanmaraş ve Adıyaman depremlerinde insanların 6-8 gün boyunca aç ve susuz kaldığını gördük. Süre uzadıkça bazı kişiler, ortamda bulabildikleri sıvıları tüketerek hayatta kalmayı başardı. Ancak 8-10 günden sonra kurtarılan birçok kişi, çoklu organ yetmezliği ve böbrek yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınmak zorunda kaldı” ifadelerini kullandı.

“Hipotermi ölüm riskini artırıyor”

Soğuk havanın vücut üzerindeki etkilerine de değinen Uzm. Dr. Süngü, hipoterminin ciddi bir risk taşıdığını belirterek “Vücudumuzun normal ısısı 37 derecedir. Eğer bu sıcaklık 35 derecenin altına düşerse hipotermi başlar. 32 derecenin altına düştüğünde ise ölüm riski ciddi oranda artar. Ece Gürel, kış aylarında ormanlık bir bölgede bulundu. Üzerinde koruyucu bir mont olmaması ve uzun süre hareketsiz kalması nedeniyle vücut ısısı giderek düşmüş olabilir. Eğer birkaç gün daha bulunamasaydı, daha kötü bir tablo ile karşılaşabilirdik” dedi.

“Açlık ve susuzluk vücuttaki kas ve yağ dokularını tüketiyor”

Açlık ve susuzluğun fizyolojik etkilerine de değinen Uzm. Dr. Süngü, “Bu süreçte vücut hayatta kalabilmek için kendi enerji kaynaklarını tüketmeye başlar. Öncelikle ağız kuruluğu ve bilinç bulanıklığı başlar. Sonrasında vücuttaki mineral ve iyon dengesinde bozulmalar meydana gelir. Özellikle kalp ritim bozuklukları sık görülür. Açlık süresi uzadıkça vücut, önce glikoz depolarını tüketir. Ardından protein ve yağları enerji kaynağı olarak kullanmaya başlar. Kas dokusu ve yağ dokusunun erimesiyle kişi giderek zayıflar. Bu süreçte ritim bozuklukları ve ölüm riski de ciddi oranda artar” diye konuştu.