Mevzuat

Danıştay’dan Tıbbi Sekreterlerin Yetkilerine Onay: Ayniyat Saymanlığı Görevini Üstlenebilirler

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), tıbbi sekreter ve daktilografların, ayniyat saymanı görevi üstlenebilmesinin hukuka uygun olduğuna hükmetti.

5 Şubat 2015 tarihli ve 29258 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği kapsamında, tıbbi sekreter ve daktilografların belirli şartlar altında ayniyat saymanı görevini yerine getirebileceği düzenlendi.

Bu düzenleme, yönetmeliğin 57. ve 61. maddelerinde açıkça belirtilmiş olup, Danıştay 2. Dairesi, sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlama amacıyla bu düzenlemenin hukuka uygun olduğunu belirtti. Sağlık hakkının korunması ve sağlık hizmetlerinin aksamasını önlemek için Devlet’in bazı yükümlülükleri olduğuna işaret eden Danıştay, toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerde hizmet sürekliliği açısından bu tür görevlendirmelerin önemini vurguladı.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2023/3116

Karar No: 2024/162

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay İkinci Dairesinin 24/05/2023 tarih ve E:2017/1230, K:2023/2878 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
05/02/2015 tarih ve 29258 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin “Tıbbi Sekreter ve Daktilografın görevleri” başlıklı 57. maddesinin (ğ) bendinde yer alan “Ayniyat saymanı yok ise onun görevlerini yürütmek” ibaresi ile “Memurun Görevleri” başlıklı 61. maddesinin (b) bendinde yer alan “Tıbbi sekreter, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, ayniyat saymanı ve ambar memurunun bulunmadığı durumlarda bu kişilerin görevlerini yürütmek” ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 24/05/2023 tarih ve E:2017/1230, K:2023/2878 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 124. maddesi, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesi, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi, 05/02/2015 günlü, 29258 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 1., 2., 3. ve 44/2. maddelerine yer verilerek,

Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınan sağlık hakkı, kişilerin sağlık hizmetlerinden layıkıyla yararlanması amacını güden temel bir hak olup, bu hakkın korunup geliştirilmesi ve sağlık hizmetlerinin sunumu noktasında Devlete bazı yükümlülükler yüklendiği, Devlete düşen yükümlülüklerin doğal sonucu olarak, bu alanda Devlete birtakım düzenleme ve sınırlamalar getirmesi konusunda yetkiler tanınması gerektiği,
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Anayasa ile davalı idareye tanınan yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi çerçevesinde 05/02/2015 tarih ve 29258 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin çıkarıldığı; Yönetmelik’in 57. maddesinde tıbbi sekreter ve daktilografın, 61. maddesinde de memurun görev tanımlarının sayma usulüyle belirlendiği; 44. maddesinin 2. fıkrasında ise hizmette olmayan personelin işini yürütmek üzere personelden uygun birisini görevlendirme yetkisinin toplum sağlığı merkezi başkanına verildiğinin anlaşıldığı,
Bu kapsamda, toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinde sağlık hizmeti sunumunun sürekliliğini sağlayarak, hizmetin aksamasına engel olmak amacıyla getirilen anılan Yönetmelik’in 57. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendiyle “Ayniyat saymanı yok ise onun görevlerini yürütmek” işinin tıbbi sekreter ve daktilografın görevleri arasında, Yönetmelik’in 61. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile “Tıbbi sekreter, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, ayniyat saymanı ve ambar memurunun bulunmadığı durumlarda bu kişilerin görevlerini yürütmek” işinin de memurun görevleri arasında sayılmasına ilişkin dava konusu düzenlemelerde hizmet gereklerine, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ile Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik’te yer alan hükümlerin dava konusu Yönetmelik’ten faklı düzenlemeler içerdiği, tıbbi sekreter ve daktilografa, ayniyat saymanın istihdam edilmediği durumlarda ayniyat saymanın görevlerini yüklemenin usul ve yasaya aykırı olduğu, diğer yandan tıbbi sekreter, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, ayniyat sayman ve ambar memurunun bulunmadığı durumlarda bu kişilerin görevlerini yürütmek görevinin memura bırakılmasının uygulamada keyfiliğe yol açacağı, kamuda her unvanda farklı bilgi ve beceriler arandığı, her unvanın görev tanımının farklı olduğu, riskinin aynı olmadığı, dolayısıyla sadece hizmetin yürütülmesi gerektiği savıyla farklı unvanlarda çalışanlara aynı sorumluluğun yüklenmesinin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, dava konusu edilen düzenlemelerin Anayasa’nın ilgili maddelerine Danıştayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğu belirtilerek davanın reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .’IN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;

“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 24/05/2023 tarih ve E:2017/1230, K:2023/2878 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 01/02/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button