Gündem

Yeni Medya’yı Anlamak II

Yeni Medya’yı Anlamak -II
(Yeni Medyanın Tarihsel Gelişim Serüveni)

Merhabalar,
Bir önceki yazımızda yeni medya kavramı üzerinde durmuştuk. Bugün sizlerle yeni medyanın tarihsel gelişim serüvenine değineceğim.

Bilindiği üzere, yeni medya mecrası her yeni teknoloji gibi belirli tarihsel süreçlerden geçmiştir. Bu süreçleri bilmeden yeni medyayı anlamak biraz eksik kalabilir. Bu anlamda, yeni medya serüvenimizi biraz daha detaylandırarak anlatmaya çalışacağım. Sizlerinde bildiği gibi tarihte yazının bulunması (M.Ö. 3500) insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur. Yazı sayesinde insanlık tarihi ilk defa yazılı olarak kayıt altına alınmaya başlanmıştır. Bu durum, sonraki toplum yapılarını etkileyerek sosyal yaşamda ilk değişimleri getirmiştir.  İnsanlık tarihindeki her yeni gelişim beraberinde günlük yaşam şeklimizi etkilemiştir. Özellikle teknolojik gelişmeler, insanı bedensel ve ruhsal olarak etkilemiş ve yaşam tarzlarında değişimler meydana getirmiştir.

Bu teknolojilerin ilki matbaadır diyebiliriz. İnsanlık tarihinin kırılma noktalarından biri olan, çağ açıp çağ kapatan ve insanlığı geleceğe taşıyan, insanlığın bilgi birikimini sistemli şekilde kayıt altına alınmasını sağlayan ve bu bilgilerin paylaşımını kolaylaştıran matbaadır. Matbaanın ilk olarak kullanılması beşinci yüzyıla dayanmaktadır. İlk matbaa makinesi M.S. 593 yılında Çin’de icat edilmiştir. Tarihte ilk olarak Uzak Doğuda kullanılan matbaacılık teknikleri daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Avrupa’da ise matbaa 15.yüzyılda (1440) Almanya’da doğan Johannes Gutenberg tarafından geliştirilmiştir. Matbaanın gelişmesi; yazıyı baskılama ve basım tekniklerini geliştirmiş ve kopyalamanın hızlanmasını sağlamıştır. Böylece kitap, gazete ve dergi basımları başlamıştır.

Gutenberg’in hareketli parçalarla (metal harfler) yazı baskısı yapabilen bir makine geliştirmesi matbaa devrimini başlatmış ve günümüzdeki seri üretim anlayışı gelişerek son halini almıştır. Kimi kaynaklarda modern çağın başlatıcısı Matbaa olarak kabul edilmektedir. Gutenberg’in icat ettiği yeni baskı tekniği sayesinde modern matbaacılık teknolojisi gelişmiş ve ilk renkli baskı 1480 yılında Venedik’te basılmıştır. Osmanlı’da devlet eli ile kurulan ilk matbaa Müteferrika Matbaasıdır.  III. Ahmed’in 1727 yılındaki fermanı ile İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur. Bu tarihten önce Osmanlı’da çeşitli matbaalar kurulmuş olsa da resmi olarak kurulan ilk matbaa Müteferrika Matbaası’dır.

  1. yüzyılda baskı makinesinin bulunması ve matbaa teknolojisinin ilerlemesi gazete ve dergilerin basım ve gelişimini hızlandırmıştır. Avrupa’da gazeteler 17. yüzyılın başında çıkmaya başlamıştır. Bilinen ilk gazete 1588 yılında İngiltere’de çıkan “Mercury” gazetesidir. 17. yüzyılda kâğıt üzerine basılan ilk modern gazete Johann Carolus’un 1605-1609 yılında “Aller Fürnemmen Und Gedenckwürdigen Historie” isimli gazetedir. Bir başka kaynakta ise ilk düzenli basılan gazete 1609 yılında Strasburg’da haftalık olarak Almanca yayımlanan “Avisa, Relation oder Zeitung”dur. Bunu, 1610 yılında Köln’de “Gedenck Wurdige Zeitung” gazetesi; 1610 yılında (kimi kaynakta 1619 yılında) Anvers’in çıkardığı “Nieu ve Tijdirghe” adıyla Hollanda gazetesi; 1622 yılında Londra’da “The News Fran İtaly and Germany” adıyla ilk İngiliz gazetesi; 1631 yılında Paris’te “La Gazette” adıyla ilk Fransız gazetesi haftalık yayınlanmış ve 1640 yılında Roma’da “Gazetta Pulica” adıyla ilk İtalyan gazetesi takip etmiştir. Polonya’da da ilk gazete 1661 yılında yayımlanmıştır. Yine İngiltere’de 1665 yılında çıkan “Oxford Gazzette”; ilk Amerikan gazetesi “Public Occurrences” ve Kuzey Amerika’da bağımsız gazeteciliği başlatan Benjamin Franklin’in 1721 yılında çıkardığı “New England Courant” adlı gazetedir. Bu gazete, tek yapraktan oluşan ilk İngilizce günlük gazete olup İngiltere’de yayımlanmıştır. Diğer bir kaynağa göre ilk İngilizce gazete, 1620 yılında Amsterdam’da çıkan “The Courant”tır. Özgür Ansiklopedi’ye göre ilk İngilizce gazete 1622 yılında İngiltere’de yayımlanan “Nathaniel Butter”dir. Bu anlamda birçok farklı kaynak bulunmaktadır. 1772 yılında tipografi ve sayfa düzeni konularında yenilik yapan John Bell “Morning Post” adlı gazeteyi çıkarmıştır. John Walter’in İngiltere’de çıkardığı “The Times (1785)” ve “The Observer (1791)” adlı gazeteler de, içerikleri ve teknik nitelikleri açısından bu alanda önemli yer tutmuştur. Fransa’da çıkarılan ilk günlük gazete 1777 yılında “Jurnal de Paris” gazetesi olmuştur. Almanya’da çıkarılan gazeteler 1689 yılında “Augsburger Zeitung” ve 1705 yılında “Vossice Zeitung” adlı gazeteler az sayıda belli bir niteliğe kavuşmuştur. 1703 yılından beri çeşitli adlarla yayımlanan “Wiener Zeitung” isimli Avusturya gazetesi ise günümüze kadar yayımlanan en eski gazetelerden biri olarak bilinmektedir.

Bilinen ilk bilimsel dergi 1665 yılında Paris’te çıkarılan “Journal des Savants”dır. Osmanlı topraklarında ilk gazete Fransız propagandası yapmak için 1795 yılında İstanbul’da Beyoğlu-Galata bölgesinde yaşayan Avrupalılara yönelik Fransızca yayımlanan “Bulletin de Nouvelle”dir. Osmanlı’da ilk Türkçe gazete 1828 yılında “Vekdyi-i Mısriyye” ismi ile çıkmış olsa da devletin ilk resmi gazetesi 1831 yılında Takvim-i Vekayi’dir. Türkiye’de ilk resmi gazete 1923 yılında “Resmi Ceride” ile yayın hayatına başlamış, 1927 yılından itibaren de “Resmi Gazete” adı ile yayın hayatına devam etmiştir. Ayrıca 20. yüzyılın ilk çeyreğinde (1914) ilk Türkçe sinema yayınları ve sinema gazeteleri belirmiştir.

Bu gelişmelere paralel toplumda artan okur sayısı, 18. ve 19. yüzyıldaki teknolojik gelişmeler, gazetelerin baskı ve dağıtımını hızlandırmıştır. Gazetelerin daha geniş okuyucu kitlesine sahip olmak istemesi, beraberinde bir rekabet ortamını getirmiştir. Özellikle 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında ortaya çıkan; fotoğraf (1830), telgraf (1830-32), daktilo (1839), telefon (1871-1876), fonograf/ ses kaydı (1877), sinema (1895), radyo (1898-1920), ilk sesli film (1927), televizyon (1923-1936) ve internet (1965) gibi yeni buluşlarla iletişim teknolojisi daha da gelişim göstermiştir.

Bilimin gelişmesi ile teknolojik alanda yaşanan ilerlemeler 18.yüzyılda elektromanyetik akımını bulma ile sonuçlanmıştır/keşfettirmiştir. Elektromanyetik akım icadı çağdaş dünyanın kitle iletişim araçlarının başlangıç noktası kabul edilmektedir. Bu icat ile telgraf kullanılmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır. 19.yüzyılda gelişen telgraf sistemi ve radyonun icadı kitle iletişim araçlarının potansiyellerinin fark edilmesini sağlamıştır. İletişim teknolojilerinin gelişimiyle 20. yüzyılın ilk yarısında birçok ülkede radyo ve televizyon yayıncılığı artmıştır. 20. yüzyılın başında radyo yayınları artık okyanus ötesine ulaşmayı başarmış ve ilk canlı radyo programları gerçekleşmiştir. 20. yüzyılda kitle iletişim araçlarının toplumlar üzerindeki yönlendirici etkisi televizyona ilgiyi arttırmıştır. 1923’lü yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan televizyon, II. Dünya Savaşı bitiminde (1950 ve sonrası) kitlelerin kullanımına sunulmuştur. Renkli televizyonlar 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra hızla yaygınlaşarak her eve girmeyi başarmıştır. Ülkemizde ilk radyo yayını “İstanbul Radyosu” ismiyle 1927 yılında, ilk televizyon yayını “Ankara Televizyonu” ismiyle 1968 yılında yapılmıştır.

  1. yüzyılda kitle iletişim araçlarının hayatımıza girmeye başlamasıyla bu mecralarda verilen mesaj/iletiler bireylerin davranışlarını değişime uğratmış ve günlük yaşam tarzları üzerinde etkili olmuştur. Endüstrinin gelişmeye devam etmesiyle bilişim teknolojisinde alınan mesafe 20. yüzyılın ikinci yarısında kendini bilgisayar, lazer yazıcılar, fotoğraf aygıtları gibi teknolojik araçlar ile ortaya çıkarmıştır. 1950’den sonra bilim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmeler yeni buluşların (bilgisayar, cep telefonu, kamera, CD çalar vb.) çok daha kısa sürede ortaya çıkmasını sağlamıştır. Şüphesiz bunu sağlayan en önemli teknolojik buluş bilgisayardır. Günümüz çağdaş dünyasının gelişiminde yer edinen bilgisayar, günlük yaşamdaki etkisi arttıkça yeni teknolojik gelişmeleri hızlandırmaktadır. Bu da yeni kitle iletişim araçlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tarayıcılar (yazı, fotoğraf gibi belirli görsel simgeleri tanıyabilen ve bunu bilgisayar ortamına aktarabilen optik aygıt) sayesinde yazılı haber metinlerinin bilgisayar ortamına taşınması, ağ yoluyla içeriğin paylaşılması ve ilk kullanıcının içeriği bilgisayar ortamında okuması internet medyasını ortaya çıkarmıştır. Özellikle kişisel bilgisayarların hayatımıza dâhil olması bireysel bilgisayar kullanımını ciddi oranda artmıştır. Bunun sonucunda medya üreticisi ve tüketicisi için yeni bir alan (yeni medya) doğmuştur.

1980’lere kadar geleneksel medya, radyo ve televizyon gibi basılı ve analog (sinyaller yoluyla çalışan ve dijital elektroniklere göre daha maliyetli cihazlar) yayın modellerine dayanmaktaydı. 20.yüzyılın son çeyreğinde dijital teknolojilerin ortaya çıkmaya başlamasıyla medya hızlı bir dönüşüm geçirmiştir. 1990’ların başında bilgisayar ve internetin web ile buluşması yeni bir süreci başlatmış, haber ve içeriklerin bilgisayar ortamında elektronik olarak tek taraflı bir iletimi sağlanmıştır. 21.yüzyılın başında Web 2.0 ile beraber tüm elektronik, haberleşme ve medya teknolojileri bir araya getirilerek etkileşimli bir yeni medya oluşturulmuştur.

Yeni medya teknolojilerinin ortaya çıkışı, iki ayrı koldan ilerleyen bilgisayar ve medya teknolojilerindeki tarihsel gelişmelerin bir araya gelmesiyle mümkün olmuştur. Bilgisayar ve medya teknolojilerindeki tarihsel gelişim sürecini Lev Manovich 1830’lara kadar geriye götürmektedir. Bu süreç Charles Babbage’in (1791-1871) “analitik makinesi” (mechanical computer) ve Louis Daguerre’in (1787-1851) “Dagerreyotipi” (Daguerreotype) icadıyla başlayarak yirminci yüzyılın ortasında modern dijital bilgisayar geliştirilmesine kadar uzanmaktadır. Bilgisayar teknolojilerindeki gelişim Babbage’in “analitik makinesi” ile başlamış; Daguerre’in “Dagerreyotipi” ile medya teknolojilerinde hareketli görüntünün, sesin ve metnin farklı formlarda saklanması ile ilerlemiştir. Her iki tarihi gelişim sonucu var olan tüm medya ürünlerinin sayısal veriye çevrilmesi yeni medyayı ortaya çıkmıştır.

 Kaynak:

Ekinci, Y. (2020). Yeni medya çağında kuşakların siberkondri düzeyleri ile personel sağlık okuryazarlığı ilişkisi [Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi]. Üsküdar Üniversitesi, İstanbul.

Yücel Ekinci
Sağlık Çalışanı
Yeni Medya Uzmanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu