Anne olan bir kadın, bebeği dünyaya geldikten sonra hüzne ya da kaygıya kapılabiliyor ve ruh halinde ciddi değişiklikler görülebiliyor. Uzman Psikolog Tuğçe Denizgil Evre, normal şartlarda yedi veya on gün içerisinde aşılması beklenen bu belirtilerin sürmesi halinde lohusa depresyonunun yaşandığını işaret edebileceğini belirtiyor.
Psikoloğu Tuğçe Denizgil Evre lohusa depresyonuyla ilgili, “Doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde sinsice başlar ve birkaç ay içinde düzelir fakat bir veya iki yıla kadar da sürebilir. Bu depresyonun birden çok nedeni vardır. Gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron yani adet döngüsü ve hamileliği koruyan cinsiyet hormonu düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesi veya geç başlangıçlı doğum sonrası depresyonda tiroit bozuklukları rol oynayabilir. Ayrıca B9 vitamini de doğum sonrası depresyonda etkili olabilir” şeklinde konuştu.
Lohusa Depresyonu 2 Yıl Sürebilir
Doğum yapan kadınların çoğunluğunda karşılaşılan lohusa depresyonunun ortalama iki ay sürdüğünü söyleyen Psikolog Tuğçe Denizgil, annenin doğum sonrası ruhsal durumundaki değişikliklerle ilgili şunları söyledi; “Yeni annenin kafası çok karışıktır. Sık sık gözleri dolar, dikkatini bir türlü toplayamaz, derin derin iç çekme durumu yaşayabilir ve vücudundaki her noktanın ağrıdığını hisseder. Doğum sonrası hüzün olarak adlandırılan bu durum normal olarak kabul edilmektedir. Bir hafta veya on gün içinde anne bebeğine ve yeni ortamına uyum sağlamaya başlayacak, nasıl davranması gerektiğini yavaş yavaş öğrenecektir. Annelik konusunda deneyimli olmayan kadınlar için ilk dönemlerde yakınlarından alacakları desteğin önemi çok büyüktür. Hamileliğini zor geçiren veya düşük tehditi yaşayan veya zorlukla hamile kalmış anneler sahip oldukları bebeklerini her an kaybedeceklerini düşünerek gergin, kaygılı ve telaşlı olabilir.” dedi.
Lohusa Depresyonunun Belirtileri Nelerdir?
Uzman Psikolog Tuğçe Denizgil Evre, fazla hüzün ya da boşluk duygusu, duyarsızlık, aşırı yorgunluk, enerji eksikliği ve bedensel yakınma gibi duyguların doğumun ardından oluşabilecek depresyonun belirtileri arasında olduğunu, beraberinde aile, arkadaş veya keyif veren etkinliklerden uzak durma, bebeğini yeterince sevmediği inancı ya da bebeğin beslenmesi ve uykusu ile ilgili duyulan endişeler ile bebeğe zarar verme korkusunun da lohusa depresyon belirtileri arasında yer aldığını söyledi.
“Anneler konsantrasyon güçlüğü, bellek zayıflığı, psikomotor hareketliliğinde artış, yerinde duramama, endişe, sinirlilik, sınırlılık, bulantı, kendiliğinden ağlama ve panik atak, iştahsızlık, kilo kaybı, uykusuzluk, bebekle ilgilenmek istememe ya da bebeği öldürmek isteme gibi durumlar yaşayabilir” ifadelerini kullanan Psikolog Tuğçe Denizgil Evre, mutluluk yerine çökkün duygulara sahip olmaktan gelen suçluluk duygusu, ilgi ve istek kaybı, depresif ruh hali, haz kaybı, değersizlik hissi, umutsuzluk, acizlik duygusu ile ölüm veya intihar düşüncelerinin de görülebileceğini kaydetti.
Kontrol Altına Alınmayan Lohusa Depresyonu Hem Anne Hem De Bebek İçin Tehlike Saçıyor
Tedavi edilemeyen lohusa depresyonunun hem anne hem de bebek için tehlikeli olabileceğinden söz eden Psikolog Tuğçe Denizgil Evre, “Yeni doğum yapan anneler günlük durumlarla başa çıkamıyor, kendisine veya bebeğe zarar vermeyi düşünüyor ve günün çoğunu aşırı endişeli, korkmuş veya panik halinde geçiriyorsa mutlaka profesyonel bir yardım almalıdır. Lohusalık döneminde annenin yanında anlayışlı, tecrübeli ve destek sağlayabilecek bir yetişkin gereklidir. Anne, bebekle birlikte eş ilişkilerinin yeniden şekilleneceği, duygusal sıkıntılar gündeme gelebileceği konusunda önceden bilgilendirilmeli, bunların geçici olacağı yönünde telkin edilmelidir” ifadesini kullanıyor.