Çocuklarda idrar kaçırma probleminin temelinde psikolojik faktörlerin değil, genetik etkenlerin yattığını ifade eden Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. İpek Özunan, şunları söyledi: “Anne babadan biri çocukluğunda gece idrar kaçırma sorunu yaşamışsa çocuğunun aynı sorunu yaşama riski yüzde 45, ikisi de yaşamışsa yüzde 77’ye kadar yükselebilir.”
Çocukların ve ailelerinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bu sorun,nedenleri doğru analiz edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabilir. Bedensel ve zihinsel gelişimi normal seyreden bir çocuğun beş yaşından sonra gündüz ve/veya gece idrar kaçırması, normal olmayan bir durum.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. İpek Özunan, bu probleminin ciddiye alınması ve hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekerken, uykuda idrar kaçırmanın psikolojik değil, genetik nedenlere bağlı olduğunu açıkladı.
İdrar kaçırmanın bazı durumlarda damla damla olabileceği gibi kıyafeti ile bulunduğu yeri ıslatacak sıklık ve fazlalıkta da olabileceğine değinen Prof. Dr. İpek Özunan, “Gece uykuda idrar kaçırma (enürezis) daha çok erkek çocuklarda görülse de 5 yaş çocukların yüzde 15 ila 20’si; 7 yaş dönemindekilerin yüzde 10’u, 10 yaş dönemindekilerin yüzde 5’i ve ergenlik dönemi ve sonrasındakilerin ise yüzde 1’i bu sorunu yaşayabiliyor. Gündüz idrar kaçırma ise kız çocuklarında daha fazla olurken, bu durum okul çağı çocukların yaklaşık yüzde 10’unu etkiliyor.” ifadesini kullandı.
İdrar Kaçırmada Çoğunlukla Genetik Faktörler Etkili
Çocuklarda idrar kaçırma olayının önemli bir soruna dönüşmesinin sebeplerinin başında, çok sık görülen “zamanla düzeleceği” inancının olduğunu belirten Prof. Dr. İpek Özunan, “İdrar kaçırmanın zamanla düzelme potansiyeli olsa da düzelmesi için bazen uzun yıllar beklenmekte ve bu süre zarfında çocuk ve ailenin yaşam kalitesi ve konforunda önemli bozulmalar olabilmektedir. Ailelerin, gece idrar kaçırmanın önüne geçebilmek için bazen çocuğu iki saatte bir uyandırmaya çalışması başka sorunlara sebebiyet verebiliyor. Sağlıklı bir gece uykusunun olmaması gelişim sorunlarına neden olurken okul başarısında da düşmeye neden olabiliyor. Yine çocuğa ilk bakım veren kişinin (çoğunlukla annenin) psikolojik olarak yıpranması ve istemeden de olsa bunun çocuğa yansıması durumun kısır döngüye girmesine de sebep olabiliyor. Bu tip yaklaşımlar, çocuğun öz saygısında da azalma ve vücut imajının hatalı gelişimine neden oluyor.” şeklinde konuştu.
“İdrar kaçırmanın çoğunlukla psikolojik olduğu düşünülse de sadece yaklaşık yüzde 10’u psikolojik kökenlidir” diyen Prof. Dr. İpek Özunan, “Durumun asıl psikolojik yanı idrar kaçırma devam ettikçe çocuğun psikolojisinde meydana gelen bozulmadır. İdrar kaçırmanın daha çok görülen nedenlerinin başında ise genetik faktörler ve bunlara bağlı uykudan uyanma eşiğinin olgunlaşmasında gecikme ve idrar kesesine (mesane) bağlı sebepler gelir. Genetik faktörlere bakıldığı zaman ebeveynlerinden birinin geçmişinde gece idrar kaçırma varsa çocukta risk yüzde 45, her ikisinde de varsa yüzde 77 düzeyine kadar yükselebilir.” açıklamasını kullandı. İdrar kaçırmaya sebep olan pek çok ikincil faktörün de olabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Özunan, bunlar arasında kabızlık, böbrek hastalıkları ve nörolojik nedenlerin olduğunu belirtti.
Tedaviye Zaman Kaybetmeden Başlanmalı
İdrar kaçıran çocuklarda benlik saygısında azalma, endişe, özgüven kaybı, utangaçlık ve içe kapanıklık gibi sıkıntıların ortaya çıkma ihtimalının arttığına vurgu yapan Prof. Dr. Özunan, “İdrar kaçırmanın zamanla düzeleceği varsayımı ile beklemek, çocukların büyüme çağında sosyal aktivitelerden uzak kalarak akranlarıyla kaliteli zaman geçirmelerine engel olur. Tedavi programının zaman kaybetmeden hazırlanması gerekir.” dedi.
Tedavi süreci hakkında da açıklamarda bulunan Prof. Dr. Özunan, “İdrar kaçırma problemleri olan çocuklarda çok yönlü, ayrıntılı bir öykü alma ve fizik değerlendirme yapılması gerekir. Çocuğun büyümesinin değerlendirilmesi, kan basıncı ölçümü ve sistemik muayenesinin ardından basit bir idrar tahlili; beraberinde çocuğun mesane ve bağırsak alışkanlıklarını daha detaylı görebilmek ve tedavi programının en doğru şekilde çizilebilmesi için ailelerin 2 gün boyunca mesane-bağırsak günlüklerini evlerinde doldurmaları istenir. Bu günlüklerin doğru şekilde doldurulması çocukların mesane-bağırsak problemlerinin doğru şekilde teşhis edilmesinde çok önemlidir. Hasta ve ailenin doğru bilgilendirilmesi ve rahatlatılması, tedavinin ilk ve önemli basamağını oluşturur. Tedavide işeme ve dışkılamadaki problemlerin düzeltilmesi, mesane ve bağırsak sağlığı için önemli olan besin düzenlemeleri, uyku hijyeni ile ilgili öneriler ve altta yatan nedene bağlı gereken ilaç ve rehabilitasyon programları eklenip sorun kalıcı olarak çözülebilir.” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. (Kaynak: İHA)