Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ek yerleştirme sonuçları, sağlık sistemindeki insan kaynağı krizini bir kez daha gözler önüne serdi. ÖSYM tarafından açıklanan verilere göre, toplam 4.592 uzmanlık kontenjanının 3.147’si boş kaldı. Adayların yüzde 51’i hiçbir programa yerleşemezken, çocuk sağlığı ve hastalıkları, aile hekimliği ve genel cerrahi en az tercih edilen alanlar oldu.
Genç Doktorlar Zor Branşlardan Uzak Duruyor
26 bini aşkın adayın katıldığı sınavda pediatri, aile hekimliği ve cerrahi gibi kritik branşlara ilgi ciddi oranda düşerken, uzmanlar bu tabloyu zorlu çalışma koşulları, düşük maaşlar ve sürekli değişen görev yerleriyle açıklıyor.
Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, pediatri alanındaki dramatik kontenjan boşluklarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Hem uzmanlık hem de yan dalda zorunlu hizmet yükümlülüğü var. Sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyoruz. Nöbet süreleri uzun, ödemeler yetersiz. Böyle giderse yakında çocuk doktoru bulamayacağız.”
Aile Hekimliği de Cazibesini Yitiriyor
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Ahmet Kandemir de mevcut yönetmeliklerin ASM’lerde çalışan hekimleri zorladığını belirtti:
“ASM kira giderlerini karşılamakta zorlanıyoruz. Üstelik hasta gelmese bile gelirimizden kesinti yapılıyor.”
Bazı Hastanelerde Hiç Tercih Edilmedi
Ek yerleştirmede en fazla boş kontenjan GATA’ya ait oldu. 65 kişilik kadroya hiç başvuru yapılmazken, İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne açılan 61 kontenjandan yalnızca 6’sı doldu. Toplam 152 kontenjan sunan GATA’da yüzde 80 doluluk bile sağlanamadı.
Malpraktis Davaları ve Psikolojik Tükenmişlik
Prof. Dr. Kasapçopur, çocuk doktorlarının bir günde yüzlerce hastaya bakmak zorunda kaldığını ve bunun da mesleki tükenmişliği artırdığını belirtti:
“Yaklaşık üç dakikada bir hasta bakmak zorundayız. Birçok meslektaşımız hem iş yükünden hem de malpraktis davalarından dolayı meslekten uzaklaşıyor.”
Doktorların her gün farklı bir şiddet olayıyla karşılaştığını ve “zorunlu hizmet”, “düşük ücret” gibi koşulların doktorları psikolojik olarak “tükettiğini” söyleyen Kasapçopur, sözlerine şöyle devam etti:
“Yenidoğan ünitesinde bir doktor çok sayıda çocuktan sorumlu. Özellikle erken doğum sonucu bebeklerde oluşan hasarlar sebebiyle pek çok malpraktis davası var. Bu davalar bizi yıpratıyor. Öte yandan her gün farklı bir şiddet olayı ile karşılaşıyoruz. Güvenlik eksikliğimiz var. Diğer hekimlik alanlarına göre katsayımız düşük, bundan dolayı daha az ücretlere çalışıyoruz. Olanaklarımız yetersiz. Zorunlu hizmetimiz var.
Bir doktor pek çok kez zorunlu hizmete tâbi tutuluyor. Hem uzmanlıkta hem de yan dalda zorunlu hizmet yapıyoruz. Sayımız yeterli olmadığı için sık sık görev yerimiz değişiyor. Bir yere aidiyet duyma fırsatımız dahi olmadan kendimizi başka bir hastanede buluyoruz. Uzun nöbet sürelerimiz ise bizi artık psikolojik olarak tükenmişliğe itiyor. Böyle giderse yakında pediatrist bulamayacağız.”
