Sosis Zararlı mı? Sosisin Zararları Nelerdir?

İşlenmiş gıdalar, çeşitli hastalıklara yakalanma riskini artırmaktadır. Bunlara kanser, kardiyovasküler hastalık ve böbrek hastalığı dahildir. Bu yiyecekler yüksek miktarda doymuş yağ ve kalori içerir, bu nedenle alımınızı sınırlamanız önemlidir.

Sosisin zararları neler?

Daha fazla işlenmiş et yemek kanser riskini artırabilir. Bu ürünlerin çoğu, taze ette bulunmayan yüksek miktarda tuz ve kimyasal içerir. Ayrıca bu gıdaların uzun süre büyük miktarlarda tüketilmesi kronik hastalık riskini artırır. Bunun yerine, taze, bütün gıdaları yemeye ve işlenmiş et alımınızı sınırlamaya odaklanın.

Çalışmalar işlenmiş et tüketimini kolorektal kanser ve erken ölümle ilişkilendirmiştir. Hatta günde sadece 50 gram işlenmiş et yemek, prostat ve pankreas kanseri riskini %21’e kadar artırdı. Ayrıca günde 20 gram işlenmiş et tüketmek meme kanseri riskini %21 oranında artırdı.

Son araştırmalar, kırmızı et ve işlenmiş etin daha yüksek kanser riski ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Araştırmalar ayrıca bu etlerin nitrit adı verilen kanserojen kimyasallar içerdiğini göstermiştir. Bu bileşikler, et yüksek sıcaklıklarda işlendiğinde ve sıcak yüzeylerle temas ettiğinde oluşur. Bu kimyasallar bağırsaktaki hücrelere zarar verebilir ve kanser riskini artırabilir.

Kırmızı ve işlenmiş et tüketmek de kolorektal kanser riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü bu gıdaları kanserojen olarak sınıflandırdı ve Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Kolon Kanseri Paneli, et alımı ile kolon ve rektum kanseri arasında güçlü korelasyonlar buldu. Bu bulgular, Amerikan Kanser Derneği’nin bu gıdalardan kaçınma ve riskinizi azaltmak için başka yaşam tarzı değişiklikleri yapma önerisini desteklemektedir. İyi haber şu ki, kırmızı ve işlenmiş et alımınızı azaltmanın kolay yolları var.

Obezite riskini artırır

Çoğu sosis ürünü, sağlığınız için oldukça zararlı bir bileşen olan sodyumda yüksektir. Amerikan Kalp Derneği tarafından yapılan araştırmalar, yüksek sodyum alımını kalp hastalığı ve kardiyovasküler olaylarla ilişkilendirmiştir. Önerilen günlük sodyum alımı 2.300 miligramdır; Daha az sodyum içeren bir diyet idealdir. Sodyum ayrıca yüksek tansiyon için bir risk faktörüdür.

Tipik bir sosis halkası yaklaşık 13 gram doymuş yağ içerir. Bu, toplam kalorinin kabaca %5 ila %6’sı kadardır. Bununla birlikte, bu yağlar kolesterol seviyelerini düşük tutmaya yardımcı olur ve hatta kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Bununla birlikte, sosisle ilişkili başka birçok sağlık riski vardır.

Ayrıca, yüksek et tüketimi, artan obezite riski ile ilişkilidir. Çalışmalar, işlenmiş etin kanser riskini artıran kanserojen maddeler içerdiğini bulmuştur. Ayrıca işlenmiş et, yüksek miktarda doymuş yağ ve kolesterol içerir. Bunlar, dünya çapında önde gelen ölüm nedeni olan kardiyovasküler hastalıklarla bağlantılıdır.

Kalp hastalığı riskini artırır

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, kırmızı ve işlenmiş et yemenin kalp hastalığı riskinizi artırabileceğini gösteriyor. Koroner kalp hastalığı, atardamarların daraldığı ve kalp krizlerine ve diğer sağlık sorunlarına neden olduğu bir durumdur. Her yıl yaklaşık dokuz milyon insanı öldürüyor ve sağlık sistemine ağır bir yük getiriyor. Ancak şimdiye kadar sosis ve diğer işlenmiş etleri yemenin zararlı olup olmadığı belirsizdi. Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, 1,4 milyon insanı içeren 13 çalışmanın verilerini inceledi.

Bulgular mevcut kanıtlarla çelişiyor, ancak yeni çalışmanın yazarları, çalışmanın sonuçlarının sosis tüketimi ile kalp hastalığı riski arasında nedensel bir bağlantı kanıtlamadığını belirtti. Araştırmacılar, 30 yıllık bir süre boyunca 1,4 milyon kişiden gelen verileri inceledi. Daha yüksek miktarda doymuş yağ içeren sosislerin artan koroner kalp hastalığı riski ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Gıda Bilimi ve Beslenmede Eleştirel İncelemeler dergisinde yayınlanan bulgular da kırmızı et ile yüksek tansiyon arasında bir bağlantı buldu.

Çeşitli araştırmalar, işlenmiş etlerin diyabet ve kalp hastalığı riskinizi artırabileceğini bulmuştur. Ancak işlenmemiş kırmızı etin bu sağlık riskleriyle hiçbir ilişkisi yoktur. İsveçli Erkekler Kohortu çalışmasına göre, günde bir porsiyon işlenmiş et (yaklaşık iki sosis ve iki dilim salam) yiyen erkeklerin kalp yetmezliği riski yüzde 42 arttı. Ancak bu, kadın ve erkek için eşit olarak geçerliydi.

Böbrek hastalığı riskini artırır

Böbrekleriniz için yapmanız gereken en önemli şeylerden biri sağlıklı bir yaşam tarzı yaşamaktır. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve ölümcül hale gelmesini önlemek için çok önemlidir. Kanada’da tahminen iki milyon insan bir çeşit böbrek hastalığına sahip. Yaklaşık üçte biri durumlarının farkında değil. Birçoğu kronik böbrek hastalığından muzdariptir ve her on kişiden biri böbrek yetmezliğinin bazı semptomlarını yaşayacaktır. Bu belirtiler arasında böbrek taşı gelişimi de yer almaktadır.

Kronik böbrek hastalığı için bir diğer risk faktörü yüksek tansiyondur. Yüksek tansiyon, böbrek hastalığının önemli bir komplikasyonudur ve yüksek tansiyonunuz varsa, kardiyovasküler hastalık geliştirme riskiniz daha yüksektir. Bununla birlikte, kardiyovasküler hastalık geliştirme riski, tek başına kronik böbrek hastalığı geliştirme riskinden mutlaka daha yüksek değildir.

Yeni bir çalışma, belirli genetik varyantları böbrek hastalığı geliştirme riskinin daha yüksek olmasıyla ilişkilendirdi. Araştırmacılar, APOL1 adı verilen bir genin varyantının, böbrek hastalığı geliştirme riskinin daha yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu buldu. Bu bulgular, yeni bir araştırma alanı ve daha doğru idrar ve kan ölçümlerine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Pankreatit riskini artırır

Obezite, diyabet ve aile öyküsü olan kişilerde pankreatit gelişme riski daha yüksektir. Hastalık nadir olmasına rağmen alkol içmek de bir risk faktörüdür. Akut pankreatit, diyaliz ile tedavi edilebilen böbrek yetmezliğine neden olabilir. Ek olarak, akciğer fonksiyonunu etkileyerek tehlikeli derecede düşük kan oksijen seviyelerine neden olabilir.

Bu hastalığı olan kişilerde ayrıca pankreas kanseri riski daha yüksektir. Kalıtsal pankreatitli kişilerde risk iki ila üç kat artar. Ailede pankreas kanseri öyküsü varsa bu daha da artar. Ayrıca, diyabetli kişilerin pankreas kanseri geliştirme olasılığı daha yüksektir, çünkü durum normalde insülin üreten hücreleri etkiler.

Ağır alkol tüketimine ek olarak, yüksek enerjili radyasyona maruz kalmak da pankreas kanseri riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Günde en az altı birim alkol (iki pint %5’lik bira veya iki büyük bardak şaraba eşdeğer) içen kişiler önemli ölçüde daha yüksek risk altındadır.

Sigara içmek ayrıca pankreas kanseri geliştirme riskinizi artırabilir. Sigara içenlerde pankreas kanseri gelişme olasılığı sigara içmeyenlere göre iki kat daha fazladır. Ve sigara içmenin bir sonucu olarak oluşan kanserli tümörler, sigara ile ilgili olmayanlara göre çok daha hızlı büyür.

Diyabet riskini artırır

Diyabetin neden olduğu birçok personel sağlık sorunu arasında, durum aynı zamanda alopesi areata olarak bilinen saç dökülmesinin de önde gelen nedenidir. Diyabetli kişilerde ayrıca tiroid hastalığı geliştirme riski daha yüksektir. Her iki diyabet türünde de insülin ve hormonlar azalır ve bu da saç inceltme durumu alopesi areata ile sonuçlanabilir. Ek olarak, uyku eksikliği hormonların üretimini ve pankreas fonksiyonunu etkileyebilir. Şeker hastalığından muzdarip bir kişi, kan şekeri seviyelerini kontrol etmek için sık sık tıbbi yardım almalıdır.

İşlenmiş etlerin diyabete neden olduğuna dair bir kanıt olmamasına rağmen, bazı araştırmalar işlenmiş et ile tip 2 diyabet arasında bir bağlantı olduğunu göstermiştir. İşlenmiş et, kırmızı etten daha fazla sodyum içerir ve %50 daha fazla nitrit içerir, bu da insülin kullanımına ve üretimine müdahale eder. Bununla birlikte, sağlıklı vücut çalışması için protein gereklidir ve bol miktarda sebze ve meyve yemek diyabet riskini azaltabilir.

Tıp dergisi Circulation’da yayınlanan bir araştırma, işlenmiş eti daha yüksek diyabet ve kalp hastalığı riskiyle ilişkilendirdi. Ancak aynı çalışmada işlenmiş et ile işlenmemiş kırmızı et arasında bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmacılar, farkın işlenmiş ete eklenen tuz ve koruyucu maddelerden kaynaklanabileceğine inanıyor.