Gündem

Siberkondri Nedir?

 YENİ NESİL DİJİTAL HASTALIK: SİBERKONDRİ

 Bugün, hepimiz dijital teknolojilerin hakim olduğu yeni bir yüzyılda yaşıyoruz. İnternetin hayatımızın her alanına nüfus etmesi ile geleneksel davranış kalıplarımız değişti ve birçok yeni alışkanlıklar gelişti. Özellikle covid-19 pandemisinin dünya halkları üzerinde bıraktığı büyük etki, bunda büyük rol oynadı. Pandemiden dolayı tüm insanların evlerine hapsolması ile yeni bir davranışsal süreç yaşandı ve etkisi halen devam ediyor. Hibrit çalışma, home office ve daha birçok farklı çevrimiçi çalışma modelleri ortaya çıktı, dijital teknolojilere ve internete olan bağımlılık daha da arttı. Neredeyse her türlü işlerimizi ve ihtiyaçlarımızı internet üzerinden veya sosyal medya platformlarından temin eder, yürütür hale geldik. İnternet sayesinde bilgiye ulaşma imkânı arttı ve bu sayede dijital ortamlardan bizlerin ihtiyacı olan hemen hemen bütün hizmetlere kolay ulaşım sağlandı.

Bugün dünya nüfusu 8 milyar düzeyine yaklaşmış bulunmaktadır ve dünya nüfusunun yüzde 62,5’i interneti kullanmaktadır. On yıl önce bu oran yüzde 28,7 idi. Ülkemizde ise on yıl önce bu oran yüzde 39,8 iken, bugün nüfusun yüzde 82’si internet kullanmaktadır ve kişilerin internet kullanımı günlük 8 saati geçmiştir. Türkiye, internet kullanımında dünya ortalamasının (06:54 saat) oldukça üzerindedir. Türkiye bilgi toplumu istatistiklerine göre, sağlıkla ilgili bilgi araması yapan kişilerin Türkiye ortalamasına oranı 2009 yılında yüzde 45,1 iken, 2019 yılında bu oran yüzde 69,3’e çıkmıştır.  Dünyada da bu oran hızla artmaktadır. TÜİK “İnternet kullanan bireylerin interneti kişisel kullanma amaçları” 2019 yılı araştırmasına göre; erkeklerin %65,9’u, kadınların %73,2’si “sağlıkla ilgili bilgi araması” yapmıştır.

Pandemi ile beraber dijital ortamlardan neredeyse her 5 kişiden 4’ü sağlık/hastalık bilgisi araması yapar hale geldi. Pandemi süresince bu aramalar arasında “covid-19”, “pandemi” ve “corona virüsü” kelimeleri hep ilk sıralarda yer aldı. İnsanlar, acaba ben covid miyim? Ya da covid belirtisi taşıyor muyum? Gibi sürekli çevrimiçi ortamlarda aramalar yapmış ve bir kısım insanlar kendi kendilerine teşhiş koyma yoluna gitmiştir. Her belirtiden hastalık şüphesi çıkarmıştır. Bu durum da kişideki endişe ve korku seviyesini arttırmış, daha çok hastalık bilgisi aramasına yönlendirmiştir. İçinden çıkılmaz bir noktaya geldiğinde artık kişi kendisine teşhisini koymuş, hatta bu durumu ilaç kullanımına kadar götürmüştür. Araştırmalar, bu davranış  şeklinin en çok yeni nesil olan Z kuşağında yaşandığını belirtmiştir. İşte bu tür vakalar siberkondrik olarak tanımlanmaktadır.

Siberkondri (Cyberchondria) nedir?

Dijital çağın kendi kültürünü üretmesi ile insanlar her gün bu ürünleri kullanmakta ve hızlıca tüketmektedir. Günümüzde kullanılan teknolojik araçlar birçok faydası ile yaşam tarzlarımıza katkı sağlarken, aynı zamanda sağlığımız için riskler ve tehditler de barındırabilmektedir. Bu tehditler, karşımıza dijital hastalıklar veya internet hastalıkları olarak ortaya çıkmıştır. Bu hastalıkların başında:“Blog İfşacılığı, Cheesepodding, CrackBerry, Dijital Obezite, Ego Sörfü, Enfornografi, Facebook Depresyonu, Fare-Klavye Hastalığı, FOBO, FOMO, Google Takibi, Hayalet Titresim Sendromu, Hikikomori Fenomeni, İnternet Siniri, JOMO, Myspace Taklitçiliği, Netlessfobi, Nintendinitis, Nomofobi, Öğrenilmiş Otizm, Photolurking, RSI, Selfitis, Siberkondri, Siber Aylaklık (Sanal Kaytarma), Stalklama, Wikipedializm, Youtube Narsizmi” gelmektedir. Web 2.0 ile yeni medya teknolojilerinin bir ürünü olan sosyal medya mecralarının hızla artması ve günlük yaşantımıza girmesi ile dijital hastalıkların etkisinin şiddetli bir şekilde hissedilmeye başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu platformlarda etkileşimli içerikleri, artık tüm kullanıcılar zaman ve uzam kısıtı olmadan üretebilmekte, paylaşabilmekte ve çevrimiçi yayımlayabilmektedir. Siberkondri hastalığı, kimi araştırmacılar tarafından somotoform bozukluklardan Hipokondriazis’in bir çeşidi olarak ele alınmıştır. Hipokondriyazis halk arasında “hastalık hastalığı” olarak bilinmektedir. Bedensel duyumların yanlış yorumlanmasına dayanan bir korku veya inanç ile karakterize kişinin ciddi bir hastalığa sahip olma düşüncesinde olmasıdır.

Siberkondri, bireyin var olduğunu düşündüğü hastalıkları hakkında internet ortamında bilgi, belge ve tedavi yöntemleri araştırarak kendisine tanı koymaya çalışma ya da tedavi etme uğraşıdır. Günlerce hatta haftalarca tekrar tekrar hastalığı hakkında araştırma yapması sonucu bu kişilerde gelişen kaygı bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Siberkondri ile ilgili birçok tanım bulunmakta ancak, araştırmaların büyük çoğunda internetten sağlıkla ilgili bilgi araması ve sağlıkla ilgili kaygı artışına sebep olan aşırı veya tekrarlanan çevrimiçi aramalar tanımı öne çıkmaktadır. Siberkondri, sağlığı hakkında internetten tarama yapıp yanlış teşhislerde bulunma ve gereksiz endişe yaratma eylemidir. Daha detaylı bilgi için “Dijital Saglık Okuryazarlıgı – Dijital Hastalıklar ve Siberkondri” isimli kitabımıza başvurulabilir.

 Kimler siberkondriktir?

Siberkondrik kişi, gerçek veya hayali hastalık semptomları hakkında bilgi edinmek için zorunlu olarak internette arama yapan kişilerdir. Sürekli olarak internetten hastalık bilgisi araması yapar ve saplantılı bir şekilde hastalıkları araştırır. Yaptığı araştırmalar sonucunda kendisine yanlış tedavi uygulayan ve kendi kendisine abartılı şekilde ilaç kullanan kişilerdir. Bunu yapanlar siberkondrik olarak adlandırılır. Siberkondrik kişilerde görülen bir takım belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Siberkondrik kişiler takıntılı olarak hasta olduklarına inanırlar ve çevrelerine sürekli şikayetleriyle alakalı yakınmalarda bulunurlar.
  • Sürekli olarak dikkatini, kendi iç dünyasına ve bedenine yönelten siberkondrik kişi, dış dünyadan kopabilir, çevresinde olup bitenlerle ilgilenmeyebilir.
  • Kendi bedenini dinleyen siberkondrik kişi ufacık bir rahatsızlıkta kendisini ciddi anksiyeteli ve depresif duygular içinde bulabilir.
  • Kendisiyle ve internetle fazla meşgul olduğu için sosyal ilişkilerine zaman ve emek harcayamaz. Zamanla sosyal ilişkileri bozulmaya başlar. Aynı zamanda çalışma hayatından uzaklaşıp maddi sıkıntılar yaşayabilirler.
  • Aileleri ve yakınları onlara yardım etmeye çalıştıkça ve başaramadıkça kendilerini çaresiz ve öfke dolu hissedebilirler.
  • Eşleri ya da aileleri de şikayetlerinden bezginlik ya da bıkkınlık gösterdikçe onlarla olan paylaşımları azalır ve internet ortamına daha da yoğunlaşabilirler.

Siberkondri olan kişi neler yapmalı?

İnsanların siberkondriyi yönetmek için atabileceği birtakım adımlar bulunmaktadır.

  • İnterneti sağlıkla ilgili amaçları için kullanan bireylerin, çevrimiçi harcadıkları süreyi azaltmak.
  • İnternete bakma ihtiyacı oluştuğunda, erteleme yöntemini denemek.
  • Arkadaşlarınızla görüşün, spor yapın, hobi edinin.
  • Dinlendirici uyku, iyi beslenme, egzersiz ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek sağlık kaygısını kontrol altında tutmaya yardımcı olacaktır.
  • Konunun uzmanların psikolojik destek alın. Bunu kendiniz için yapın. Tahmin ettiğinizden çok daha kısa sürede yaşam kaliteniz artacaktır.
  • Belirli bir semptomla ilgili endişeler birkaç günden fazla devam ederse, bir uzmandan konu hakkında görüş alın.
  • Bir doktor veya sağlık profesyoneli internet aramasından daha güvenilir bilgi sağlayabilir. Burada önemli stratejilerden biri de internette aşırı bilgi aramaktan kaçınmaktır.
  • Uzman hekim kontrolünde fiziksel tetkiklerinizi yaptırdınız, Check-up’a girdiniz ve sonuçlar temiz. Bunun anlamı; içiniz rahat olsun, bedeniniz çok sağlıklı demektir.
  • Genel olarak, çevrimiçi bilgi ararken bilimsel ve tıbbi araştırmalarla desteklenen güvenilir kaynaklara bağlı kalmak ve internet kullanımına mola vermek, siberkondrinin gelişmesini önleyecek en yararlı yol olarak görülmektedir.

Ayrıca siberkondrinin tedavisinde diğer bir yöntemde; alanında uzman psikiyatrist veya psikologlar tarafından uygulanan “bilişsel davranışçı terapi” (BDT) ve “içgörü geliştirme terapisi”dir.

Dijital çağın olumsuzluklarından kendimizi nasıl koruyabiliriz?

Burada önemli gördüğümüz hususlardan bir tanesi, faydalanmak istediğimiz teknolojik araç(lar)ı bilinçli kullanmak. Bilinçli kullanım, bizleri her türlü teknolojik kullanımdan kaynaklı olumsuzluklardan koruyabilecektir. Ayrıca bireylerin; “dijital okuryazarlık, sosyal medya okuryazarlığı, dijital medya okuryazarlığı, dijital sağlık okuryazarlığı” düzeylerinin yüksek seviyede olması veya okuryazarlık seviyesinin yükseltilmesi de bu  olumsuzluklardan korunabilmek için tavsiye edilmektedir. Diğer bir husus, kullandığımız veya kullanmayı düşündüğümüz teknolojik cihaz(lar)a gerçekten ihtiyacımız var mı? Zorunlu ihtiyaçlarımız dışında kullanımları kısmak ve mümkün olduğunca teknolojik araçlarla daha az temas kurmak, bunu başarabilen için diğer bir çözüm önerisi olarak karşımızda durmaktadır.

Dijital sağlık okuryazarlığı nedir?  Bu seviyemizi nasıl arttırabiliriz? Bu konudaki tavsiye ve önerileriniz nelerdir?

Dijital sağlık okuryazarlığını Dünya Sağlık Örgütü (WHO), “elektronik kaynaklardan sağlık bilgilerini arama, bulma, anlama ve değerlendirme ile elde edilen bilgileri bir sağlık problemini ele almak veya çözmek için uygulama yeteneği” olarak tanımlamıştır. Diğer bir tanım ise, bir kişinin çevrimiçi sağlık bilgilerini arama, seçme, değerlendirme ve uygulama veya dijital sağlık uygulamalarını uygun şekilde kullanma becerisidir. Dijital sağlık okuryazarı olan bireyler ise, bir sağlık problemini çözmek için elektronik kaynaklardan bilgi alıp kullanabilen, kişisel sağlık ve bakım sorunlarını daha iyi yönetebilen kişilerdir.

Avrupa Birliği tarafından dijital sağlık okuryazarlığının geliştirilmesine yönelik bir takım öneriler şu şekilde sıralanmıştır. Vatandaşların dijital sağlık okuryazarlığının iyileştirilmesi için destek sağlanması;  özellikle çocuklar, yaşlılar ve diğer yüksek riskli hasta grupları dahil olmak üzere farklı nüfus grupları için etkileşimli bir öğrenim ortamını destekleyen açık erişimli çevrimiçi kurslar tasarlanmalıdır. Bu kurslar, kullanıcı dostu olmayı sağlamalı ve vatandaşları dijital sağlık okuryazarlığı becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmalıdır. Ayrıca öğrenme modüllerini birlikte tasarlamaya, test etmeye ve uygulamaya dahil etmelidir. Kurslar, dijital sağlık okuryazarlığını etkileyen temel faktörlerin, itici güçlerin, engellerin ve geleceğin eğilimlerinin güçlü bir şekilde anlaşılmasına ve gösterimlerine dayalı olarak kullanıcıların ihtiyaçlarına göre tasarlanmalıdır. Özellikle düşük seviyelerde dijital sağlık okuryazarlığına sahip vatandaşları hedef almalı, demografik, sosyal, kültürel ve cinsiyet farklılıklarını hesaba katarak ölçmek, etkileşimli beceri ve yetkinlikleri ele alarak akran öğrenimini desteklemek gerekmektedir. Çalışma aynı zamanda bir yol haritasını ortaya çıkarmalıdır.

Yücel Ekinci
Sağlık Çalışanı/ Yeni Medya Uzmanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu