Mustafa Yaşar isimli genç, 17 yaşında aplastik anemi kan hastalığına daha sonra da akut lösemiye yakalandı,7 yıl boyunca yoğun tedavi gördüğü hastaneden tıp öğrencisi olarak taburcu oldu.
Yaşar, onu tedavi eden doktorlar gibi başkalarının hayatlarına dokunmak adına doktor olmak istediğini ifade ederek, kanserle savaşında pes etmeden 3 kez girdiği üniversite sınavında tıp fakültesini kazandı. Uzun yıllar kemoterapi tedavisi gören ve abisinden nakledilen kemik iliğiyle sağlığına kavuşan 3’üncü sınıf tıp fakültesi öğrencisi Mustafa Yaşar “Başka bir meslek grubunu tercih etmeyi hiç istemedim ve hocalarımın peşinden gitmek istedim” dedi.
“Mustafa’nın azmini, heyecanını ekip olarak çok sevdik”
“Hasta pozisyonundan geldi, şimdi hekim olma pozisyonuna doğru ilerliyor”
Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Yaşar’ın tıp fakültesini kazanması ile ilgili ise “İnşallah benden çok daha iyi bir hekim olur, Mustafa’dan çok umutluyum. Mutfaktan yani hasta pozisyonundan geldi, şimdi hekim olma pozisyonuna doğru ilerliyor. Bunun her bir anında büyük bir haz yaşıyorum. Onu her gördüğümde hem dua ediyor hem destek oluyorum hem de hayalini onunla paylaşıyorum. Mustafa’yı inşallah karşımda bir tıp hocası olarak da göreceğim, bundan daha mutlu olacağım bir şey olamaz” dedi.
“Tam olarak iyileştiğimi ve kendimi çok iyi hissettiğimi söyleyebilirim”
Şimdi Tıp Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi olan Mustafa Yaşar, “2016 yılında Eskişehir’de bana apilastik anemi teşhisi konuldu. Hocamın ifade ettiği gibi burada bir yıl süren yoğun bir tedaviye girdim. Aldığım tedavilere yanıt aldıktan sonra üniversite sınavına hazırlık sürecim başladı. Bu süre içinde hastalığım tam olarak iyileşmediği için yaklaşık 3 yıl boyunca zorlu bir süreç geçirdim. Üniversite sınavına 3 kez girdim, en sonunda Tıp fakültesine başlayabildim. Pandemi sürecinde koronavirüs oldum ve onun da tedavisini gördüm. Ardından geçen yılbaşına doğru şikâyetlerim tekrarlamaya başladı. Yapılan biyopsiler sonucunda hocalarım tekrar hastaneye yatışıma karar verdi. Bu defa apilastik anemi değil de Akut miyeloid lösemi (AML) tanısı koyuldu. Yine kemoterapi süreçlerim başladı. Bu sürecin sonunda başarıya ulaştık lakin bu defa da kemik iliği nakli gerekiyordu. İlik naklini de gerçekleştirdik. Şu an bu hastalık grubu içinde tam olarak iyileştiğimi ve kendimi çok iyi hissettiğimi söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“Başka bir meslek grubunu tercih etmeyi hiç istemedim”
Küçüklüğünden beri doktorluk mesleğini istediğini ifade eden Mustafa Yaşar, , büyüdükçe farklı meslek gruplarına merakının arttığını söyledi. Hasta olduktan sonra, sağlık alanının içine girdikçe tüm odağını tıp fakültesine kaydırdığını vurgulayan Yaşar, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Yaşadığım durumlar neticesinde birilerinin hayatına dokunulabildiğini gördüm, o yaşıma kadar böyle bir şeyi bu kadar net görmemiştim. Hocalarım hayatıma dokundu. Gördüğüm sevgi, şevkat ve tedavi beni çok etkiledi, bir gün kendimde birilerinin hayatına dokunmak, böyle şerefli bir mesleği icra etmek istedim. Üniversite sınavını 3 kez denedim ama ilk 2’sinde de tıp fakültesi için gereken puandan çok uzak puan almadım. Başka bir meslek grubunu tercih etmeyi hiç istemedim, böyle bir seçeneği kendimde görmedim, mutlu olduğum yerde olmak ve hocalarımın peşinden gitmek istedim.
“İleride ise ilk önce dâhiliye yan dal olarak hematoloji istiyorum ama fakültenin içinde de bir şeyleri gördüğüm için bahsi geçen alanların tıpın en zor meslek gruplarından biri olduğunu söyleyebilirim. Şu an için bu alanlara yönelmeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum ama eğer süreç bu şekilde devam ederse hematolog olarak hocamın yanında bulunmayı isterim. Ayrıca, kendi kendime düşünmek için çok vaktim olduğundan psikiyatristliğe ilgim doğdu. Fakülteye başlamamla aldığım psikiyatri dersleri ile ilgim daha da arttı. İnsan psikolojisi zaten her zaman ilgimi çekmişti, ben de çok farklı psikolojileri üst üste yaşadığım için psikiyatri bana daha fazla yakın gelmeye başladı.”
“Umut olmak istiyorum”
Mustafa Yaşar, sözlerine şu açıklamalarla son verdi: “17 yaşında hastaneye yattım ve ilk sakal tıraşımı hastanede oldum. Hedeflerimden hiçbir zaman vazgeçmedim, pişman da değilim. Tüm hastalara bir şeylerin istenildiğinde ya da inanıldığında başarılabileceğini söylemek istiyorum, umut olmak istiyorum. Hemotoloji ya da onkoloji hastalıklarıyla uğraşan özellikle benim gibi hayatında hedefleri olan tüm hastaların asla vazgeçmemesini istiyorum. Biraz gecikse bile muhakkak bir gün istedikleri yerlere varacaklarını düşünüyorum.” Kaynak: DHA)