Son yıllarda gençlerde görülen kanser vakalarındaki artış endişe yaratırken, uzmanlar bu durumun büyük ölçüde aşırı teşhis ile açıklanabileceğini söylüyor.

ABD hükümeti tarafından yürütülen ve 2010-2019 arasında 15-49 yaş grubunda teşhis edilen iki milyondan fazla vaka üzerinde yapılan araştırma, bazı kanser türlerinde artışa işaret etti. Özellikle tiroid, anüs, böbrek, ince bağırsak, kolorektal, endometriyal, pankreas ve miyelom kanserlerinde teşhis oranlarının 1990’lardan bu yana neredeyse iki katına çıktığı belirlendi.

Ancak dikkat çekici nokta, ölüm oranlarının bu artışa paralel ilerlememesi. Örneğin, tiroid ve böbrek kanserlerinde teşhislerde ciddi yükseliş olmasına rağmen, ölüm oranları sabit kaldı. Bu da birçok vakanın aslında hayatı tehdit etmeyen tümörlerden kaynaklandığını düşündürüyor.

Benzer şekilde, 50 yaş altı kadınlarda erken evre meme kanseri teşhisleri artsa da, tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde ölüm oranı son 30 yılda yarı yarıya azaldı.

Araştırmacılar, bu tabloyu “gençlerde kanser salgını” şeklinde sunmanın abartı olabileceği uyarısında bulunuyor. Çünkü aşırı teşhis:

Sağlıklı bireylerin gereksiz endişe yaşamasına,
İnvaziv tedavilere ve uzun süreli takip süreçlerine maruz kalmasına,
Fiziksel, duygusal ve mali yüklerin artmasına yol açabiliyor.

Öte yandan, bazı istisnalar da var. Kolorektal ve endometriyal kanserlerde ölüm oranlarında küçük artışlar gözlemlendi. Bu nedenle, uzmanlar erken taramanın önemine dikkat çekerken, aşırı teşhisin de göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.