Uzmanlar, insan papilloma virüsünün (HPV) yol açtığı rahim ağzı (serviks) kanserinin önlenmesi ve erken teşhis edilmesinde tarama testlerinin önemli olduğunu, öte yandan, HPV’ye karşı uygulanan aşının da yüzde 93 oranında kanserden koruduğunu açıkladı.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ile Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nde (KETEM) görevli hekimler, dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan rahim ağzı kanserinden korunma yöntemleri ve tarama programları hakkındaki soruları cevapladı.
Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Erhan Aktürk, kadınlar arasında yaygın görülen ve dünyada önlenebilir ölüm sebepleri arasında yer alan rahim ağzı kanserinin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti.
Aktürk, Türkiye’de bu kanser türünün görülme sıklığının ve ölüm oranlarının yıllar içerisinde Sağlık Bakanlığının düzenlediği kanser tarama programları sayesinde azaldığını ifade ederek, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) serviks kanserinin 2120 yılında ortadan kaldırılmasını hedeflediğini aktardı.
Doç. Dr. Aktürk, rahim ağzı kanseri vakalarının yüzde 99’unun cinsel temas yoluyla bulaşan HPV virüsünden kaynaklandığını, bu virüsün de bazı tarama yöntemleriyle tespit edilebildiğini dile getirerek; “Rahim ağzından aldığımız hücrelerde ‘Bu virüs var mı?’ diye bakabiliyoruz. İkinci bir yöntem de smear testi. Smearle lezyonları kansere ilerlemeden önce ya da çok erken evrede kanseri kolayca tedavi edilebilecek şekildeyken tespit edebiliyoruz. Bütün kadınlar düzenli aralıklarla bu testleri yaptırırsa ölüm oranlarını daha da düşürebiliriz.” dedi.
“Hedef kitle, özellikle 9-14 yaş arasındaki çocuklar. Ne kadar erken yapılırsa koruyuculuğu o kadar iyi oluyor“
Aktürk, ikinci basamak korunma yönteminin aşılar olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu aşılar, HPV virüsünün kansere ilerlemesinin engellenmesi için oluşturulmuş. Türkiye’de de 9’lu aşı var. Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 93’üne HPV’nin 7 tipi sebep oluyor. Aşı bu 7 tipi içeriyor. HPV’nin ‘siğil’ dediğimiz, kanser olmayan ama rahatsızlık veren hastalığı da oluşturan 2 tane tipi var. Aşı bunu da içeriyor. 9-46 yaş aralığındaki tüm kadınlara öneriliyor. Hedef kitle, özellikle 9-14 yaş arasındaki çocuklar. Ne kadar erken yapılırsa koruyuculuğu o kadar iyi oluyor ama 46 yaşına kadar da bu aşı yapılabilir. Üç doz şeklinde yapılıyor.”
Doç. Dr. Aktürk, HPV aşısına yönelik halk arasında “kısırlığa sebep oluyor” veya “öldürüyor” gibi bazı yanlış düşüncelerin olduğunu belirterek; “Bu aşıyı olduğunuz zaman (genital) siğillerin yüzde 90’ını engellemiş oluyorsunuz, rahim ağzı kanserine yüzde 93 olasılıkta daha az yakalanıyorsunuz. DSÖ, 2030’da tüm dünyadaki 15 yaşına gelmiş kız çocuklarının yüzde 90’ının aşılanmış olmasını hedefliyor. Bu kadar önemli ve üzerinde durulan bir konu.” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki tarama programı kapsamında 3 yılda 1 smear, 5 yılda 1 de HPV testi yapıldığını, böylece tanının erken konulduğunu, tedaviye erken başlanıldığını anlatan Aktürk, aşı olunsa dahi tarama testlerinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. (AA)