Genetik taramayla embriyo seçimi artık bir hayal değil. Ancak “daha üstün çocuk” vaadi, etik sınırları yeniden gündeme taşıyor. Yeni geliştirilen teknoloji, kalıtsal hastalıkların riskini azaltmayı amaçlarken, “tasarım bebek” tartışmalarını da beraberinde getiriyor. ABD merkezli bir şirket, tüp bebek yöntemiyle elde edilen embriyoları genetik olarak analiz eden ve fiziksel ile psikolojik özelliklere dair tahminlerde bulunan yeni bir hizmet sundu.

“Nucleus Embryo” adı verilen bu sistem, doğmamış çocukların genetik olarak daha avantajlı bireyler olma olasılığına göre seçim yapma imkânı sunuyor. Tıp dünyasında heyecan uyandıran bu gelişme, aynı zamanda etik çevrelerde ciddi soru işaretlerine yol açtı.

900 farklı risk faktörü değerlendiriliyor

Şirketin sunduğu yazılım, tüp bebek tedavisinde elde edilen maksimum 20 embriyoyu inceleyerek, her biri için yaklaşık 900 farklı hastalık ve özellik açısından risk puanları oluşturuyor.

Bu analiz sayesinde, Alzheimer, diyabet, kanser gibi hastalıkların yanı sıra zeka düzeyi, boy, kilo ve göz rengi gibi özelliklere dair genetik eğilimler de ortaya konabiliyor.

Ebeveynler, bu verileri değerlendirerek, en düşük sağlık riski taşıyan embriyoyu tercih edebiliyor. Sistemin ücretinin ise 5 bin 999 dolar olduğu açıklandı.

Etik kaygılar büyüyor

Bu gelişmeyle birlikte “tasarım bebek” kavramı yeni bir boyut kazandı. Uzmanlar, yalnızca hastalık risklerini azaltmakla kalmayıp, genetik olarak daha zeki ya da fiziksel olarak üstün çocuklar yaratma amacıyla embriyo seçimlerinin yapılabileceğini belirtiyor.

Engelli bireylerin haklarını savunan gruplar ise bu teknolojinin, engellilik durumlarını “istenmeyen” ya da “düzeltilmesi gereken” birer eksiklik gibi sunmasından kaygı duyuyor.