Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Bakan Memişoğlu: 4 Şehir Hastanesine Daha Teknoloji Transfer Ofisi Geliyor

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye’nin sağlıkta bilimsel üretim kapasitesini güçlendirecek

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye’nin sağlıkta bilimsel üretim kapasitesini güçlendirecek önemli bir adımı duyurdu. Yıl sonuna kadar 4 şehir hastanesinde daha teknoloji transfer ofisi kurulacağını belirten Bakan, böylece ülke genelindeki ağın 24 merkeze çıkacağını söyledi. Klinik araştırmaların dijitalleşmesi, izin süreçlerinin sadeleştirilmesi ve uluslararası standartlarla uyumlu hale gelinmesi sayesinde Türkiye’nin artık küresel araştırma platformlarının “eş zamanlı” ve güçlü bir paydaşı olduğunu vurguladı.

  1. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda konuşan Memişoğlu, tıbbın sınır tanımayan, insanlığı ortak paydada buluşturan evrensel bir vicdan alanı olduğunu ifade etti. Bu kurultayın da milli bilinç ile küresel bakış açısını bir araya getiren kritik bir buluşma noktası olduğunu söyledi.

Bakan, sağlık sisteminin yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmadığını; geleceğin risklerine karşı da proaktif bir yapıya dönüştürüldüğünü belirtti. Erken teşhis, koruyucu sağlık hizmetleri, sağlık okuryazarlığı ve sürdürülebilir kalite anlayışının bu dönüşümün temelini oluşturduğunu dile getirdi.

Memişoğlu, mevzuattan insan kaynağına, dijital kapasiteden bilimsel üretime kadar tüm alanlarda kapsamlı bir yeniden yapılanma yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.

Bakan Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güçlü bir sağlık sistemi aynı zamanda bilgi üreten, araştıran, sorgulayan ve yenilik ortaya koyan bir bilim ekosistemiyle mümkündür. Bu nedenle sağlıkta üretimi, teknolojik gelişimi ve bilimsel kapasiteyi stratejik bir öncelik olarak ele alıyoruz. Ülkemizin sağlık alanındaki en stratejik yapı taşlarından biri olan TÜSEB sahip olduğu potansiyel ve yürüttüğü çalışmalarla ön plana çıkmaktadır. TÜSEB, akademi ile sahayı, bilim ile uygulamayı, fikir ile ürünü buluşturan çok önemli bir köprü vazifesi görmektedir.”

Bakan Memişoğlu, TÜSEB aracılığıyla klinik araştırmaların desteklenmesi, yenilikçi projelerin teşvik edilmesi, ilaç ve tıbbi cihaz geliştirme süreçlerinin hızlandırılması ve biyoteknoloji alanında yerli kapasitenin artırılması yönünde önemli adımlar attıklarının altını çizerek, “Sağlıkta dışa bağımlılığı azaltan, yerli üretimi ve milli teknolojiyi önceleyen bir anlayışla bilimsel üretimin, somut çıktılara dönüşmesini hedefliyoruz. Biz TÜSEB’i yalnızca bir enstitü değil, Türkiye’nin bilimsel geleceğini inşa eden stratejik bir merkez olarak görüyoruz.” dedi.

“Koruyan, geliştiren ve üreten” sağlık modelinin, sağlık politikalarının ana omurgasını oluşturduğunu belirten Memişoğlu, bu modelle hedeflerinin sadece hizmet sunan değil, aynı zamanda bilgi üreten, teknoloji geliştiren ve küresel ölçekte söz sahibi olan bir Türkiye’yi inşa etmek olduğunu söyledi.

Sağlığın yalnızca bir hizmet alanı değil milletin geleceğine yön veren stratejik bir güç olduğunu belirten Memişoğlu, “Bu niyetle hayata geçirdiğimiz üreten sağlık vizyonu, sağlık sistemimizin dönüşümünde yeni bir eşiği ifade etmektedir. İlaçtan tıbbi cihaza, biyoteknolojiden ileri tanı yöntemlerine kadar geniş bir alanda bilimi, sanayiyi ve teknoloji geliştirme kapasitemizi aynı hedefte buluşturuyoruz. Fikrin ürüne, ürünün katma değere dönüşmesini mümkün kılan bu yaklaşım, Türkiye’nin sağlıkta tam bağımsızlık idealinin en somut zeminini oluşturmaktadır.” diye konuştu.

“Sağlıkta gerçek güç yalnızca erişimde değil, üretimde saklıdır”

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını yeniden yapılandırdıklarını ve kurumsal bir yapıya kavuşturduklarını da ifade eden Memişoğlu, şunları kaydetti:

“Bugün TÜSEB klinik araştırmalardan gen bankacılığına, biyogirişimlerden teknoloji transferine kadar sağlıkta üretim zincirinin tüm aşamalarında etkin bir rol üstlenmektedir. Klinik araştırmalarda süreçlerin dijitalleştirilmesi, izin mekanizmalarının sadeleştirilmesi ve uluslararası standartlara uyumlu hale getirilmesi sayesinde Türkiye artık eş zamanlı küresel araştırma platformlarının güçlü bir paydaşıdır. Yerli aşı geliştirme çalışmaları, genetik tanı merkezleri, hücre temelli tedavi projeleri ve yerli medikal cihaz üretimleriyle kendi yolumuzu çiziyoruz. Biz, bu çabayı yalnızca bugünün ihtiyacı olarak değil, gelecek kuşaklarımız için bir güvence olarak görüyoruz. Sağlıkta gerçek güç yalnızca erişimde değil, üretimde saklıdır.”

Bakan Memişoğlu, sağlık hizmetlerinin sahaya yansıyan gücünü de sürekli pekiştirdiklerini ifade ederek, güçlenen birinci basamak yapısı, dijital entegrasyon, Sağlıklı Hayat Merkezleri, mobil sağlık hizmetleri ve aile hekimliğini merkeze alan yeni düzenlemelerle toplumun her kesimine ulaşan bir sistem kurduklarını söyledi.

Memişoğlu, “teknoloji transfer ofisleri” hedefini büyük ölçüde hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirerek, Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren 20 şehir hastanesinde kurulan teknoloji transfer ofislerinin, bugün yalnızca birer birim değil bilginin ürüne, fikrin teknolojiye, hayalin katma değere dönüştüğü birer “üretim üssü” haline geldiğinin altını çizdi.

Yıl sonuna kadar 4 şehir hastanesinde daha teknoloji transfer ofisi kurarak, merkez sayısını 24 çıkarmadığı hedeflediklerinin altını çizen Memişoğlu, şöyle devam etti:

“Bu genişleme, destek mekanizmalarımızın daha da yaygınlaşmasını ve her bir fikrin sistem içinde karşılık bulmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde klinik araştırmalar alanında da önemli bir eşik aşılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumunun klinik araştırmalarda hastanelerin hasta maliyetlerini karşılamaya yönelik düzenlemesi, bilim insanlarımızın önünü açan, araştırma süreçlerini cesaretlendiren ve üretim dinamizmini güçlendiren çok kıymetli bir adımdır. Bu sayede araştırmacılarımız daha özgür, daha sürdürülebilir ve daha sistematik bir şekilde çalışmalarını yürütebilecektir.”

Memişoğlu, Bakanlık olarak yeni bir fikir ortaya koyan her bilim insanının arkasında duran, onu yalnızca teşvik eden değil aynı zamanda destekleyen bir anlayışı kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti.

“Türkiye’nin sağlık politikasına yön veren bir enstitü olacağız”

TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan ise kurultaya 3 bine yakın davetlinin katıldığını belirtti. Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın uzun bir yolculuk sonrası kurultaya geldiğini ve panellere katıldığını söyledi.

Üreten sağlık sistemiyle fikri olan herkese TÜSEB’in kapılarını açık olduğunu ifade eden Kervan, TÜSEB bünyesinde 9 enstitünün kurulduğunu anlattı.

Kervan, Türkiye’deki GENOM bankasının ilk temellerinin de TÜSEB bünyesinde oluşturulduğunu belirterek, dünyanın sayılı GENOM bankalarından biri olmayı hedeflediklerini kaydetti.

Nadir hastalıklar, SMA hastalıklarına çare bulmak için Türkiye’de yerli bir firmayla bir SMA ilacı geliştirdiklerini, klinik çalışmalarını 2026’nın başında başlatacaklarını belirtti.

Hastalıklardan korunması için tarama kitlerinin de geliştirildiğini ifade eden Kervan, TÜSEB bünyesindeki ekiplerin, SMA tarama kitini de geliştirdiğini söyledi.

Aşı konusunda da yıllardır büyük bir emek verildiğini belirten Kervan, “Bizim aşı takvimimizde olan bütün aşıları nerede ve kiminle üreteceğimizi belirlemiş durumdayız. Bir kısmının klinik çalışmalarını başlattık. 2026’nın sonunda bu aşıların üretimi ülkemizde olacak. Kuduz, Kırım Kong, Mpox gibi aşılarımızı geliştirdik ve klinik aşamasına getirdik. Bizler sadece ilaç ve cihaz üretmeyeceğiz. Türkiye’nin sağlık politikasına yön veren bir enstitü olacağız.” dedi.

“Ekonomik bağımsızlık önemli, üretim şart”

Kurultaya katılan Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar da katılımcılara hitap etti.

Bilim ve teknolojinin dünya gücü olma etkisinden bahseden Sancar, “İlk konu ulusal ekonominin önemidir. Bağımsız saygın bir ülke olmayı beraberinde getirir bu durum. Biz kendi ekonomimizi oluşturmalıyız. Her şeyi ithal eden ülkeler veya kendi üretimini yapamayan ülkelerin bağımsız olduğunu söylemek mümkün değil. Onlar bağımsız ülkeler olamaz, olmuyorlar da. Bu bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık çok önemli. İthalat sürdürülebilir bir yol değil. Üretim şart.” diye konuştu.

Sancar, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına ve birlik beraberliğine işaret ederek, “Türkiye, 85 milyonluk nüfusa sahip bir ülke. Bu nüfus sadece tek başına yeterli değil. Dünya gücü olmak için Japonya’yla, Kore’yle, Rusya’yla başka başka bir sürü ülkelerle rekabet içerisinde olmamız gerektiriyor. Bu bakımından Türki Cumhuriyetlerle de işbirliği yapmalıyız. Türk dünyasını bir araya getirecek adımlar olmalı. Sadece siyasi bir birlik beraberlikten bahsetmiyorum bütünlük diyelim ve tabii bir eşgüdüm ekseninde Türk dünyası, Türk alemi bu şekilde olmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Selçuk Bayraktar ve Aziz Sancar yerli üretimleri inceledi

Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci, Prof. Dr. Aziz Sancar, TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, fuaye alanında kurulan stantları gezerek, yerli ve milli imkanlarla üretilen tıbbi cihazlar hakkında bilgi aldı.

Bayraktar, TÜSEB ve ASELSAN tarafından işbirliğiyle geliştirilen yerli kalp ve akciğer makinesini inceledi.

Bakan Memişoğlu da TÜSEB’in çalışmaları ve hastanelerde kullanılmaya başlanacak sistemlere ilişkin bilgi verdi.