Son dönemde gündeme gelen yenidoğan bakımı konusuna dikkat çeken İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Hemşirelik Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Şerife Kartal Erdost, ailelerin yenidoğan sağlığı ve bakımıyla ilgili merak ettiklerine dair önemli bilgiler verdi.
Yenidoğan bakımında en önemli kriterlerden birinin, bakım sağlayan hemşirelerin Bakanlık tarafından sertifikalandırılmış olması gerektiğini vurgulayan Erdost, ailelerin bu konuda özen göstermesi gerektiğine dikkat çekti.
Yenidoğan sağlığının ülkelerin gelişmişlik düzeylerine ilişkin önemli göstergeler arasında yer aldığını belirten İKÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Şerife Kartal Erdost, yenidoğan yoğun bakım ünitesi ve izlemlerinin temel amacını şöyle özetledi:
“Yenidoğan yoğun bakım ünitesinin temel amacı tek başına sağ kalımdan çok, ağır ölümcül hastalık ve gelişimsel sorunu olmayan çocukların sayısını artırmaktır. Yenidoğan yoğun bakımında izlemi yapılan prematüre ya da kritik hastalığı olan yenidoğanların stresini azaltmayı amaçlayan çeşitli tıbbi bakım ve hemşirelik girişimlerinin kullanılır. Yüksek riskli yenidoğanların/prematürelerin ve ebeveynlerinin fiziksel, psikolojik ve duygusal gereksinimlerini tanımaya ve hastanede yatışa bağlı kısa ve uzun vadeli gelişebilecek komplikasyonları en aza indirmeye odaklanır.”
‘Hipotermiye dikkat etmek, yeni doğanın değerlendirilmesinde öncelikli adımdır’
Dr. Öğr. Üyesi Erdost, yenidoğan sağlığı konusunda ailelerinin ilk etapta dikkat etmesi gereken süreçleri şöyle özetledi:
“İlk muayene ve tarama testleri, doğumdan hemen sonra uygulanması gereken aşılar, anne-bebek bağını artırmak ve bebek bağışıklığını güçlendirmek için gereken kanguru bakımı ve genel olarak vücut ısısının düşmesi olarak nitelendirilen hipotermiye karşı dikkat etmek, yeni doğanın değerlendirilmesinde öncelikli adımdır. İkinci adımda, emzirme ve doğru pozisyonda beslemeyi içeren temel bilgiler, güvenli uyku ortamının oluşturulması, bebeğin biyolojik ritmine katkı sağlayacak uyku düzeni, özellikle göbek bağı bakımı enfeksiyon riskine karşı korunması, göz ve kulak bakımı ile bebeğe dokunmadan önce el temizliğinin önemi yenidoğan sağlığının korunmasında ailelerin gözetmesi gereken temel kurallar arasında yer alıyor.”
‘Solunumu sıkıntıya sokan tablolar yoğun bakımı zorunlu kılıyor’
Dr. Öğr. Üyesi Erdost, yenidoğan yoğun bakımının zorunlu olduğu durumlar konusunda ise şunları söyledi:
“Yenidoğan yoğun bakımının zorunlu olduğu farklı durumlar var. Ancak öncelikle ilk üç durumu özetlemek gerekirse;37 haftadan önce doğum olarak adlandırılan prematüre doğum ve düşük doğum ağırlığı, burada temel sınır 2 bin 500 kg ve altıdır, ve apne gibi solunumu sıkıntıya sokan tablolar yoğun bakımı yenidoğanda zorunlu kılan haller arasındadır. Ek olarak kalp hastalıkları, organ sorunları gibi doğumsal anomaliler de yenidoğanda yoğun bakımı zorunlu kılar.”
Yenidoğanlarda enfeksiyon riskinin yüksek olduğunu ve tekli veya çoklu organ yetmezliği durumunda yoğun bakımın gerekebileceğini belirten Dr. Öğr. Erdost, kan şekeri seviyesinin düşmesi olarak tarif edilen hipogliseminin de beyin gelişimini olumsuz etkileyeceği için, yeni doğan yoğun bakımını zorunlu kılan durumlar arasında olduğunu söyledi.
Yenidoğanın acil desteğe ihtiyacı olan durumlar
Dr. Öğr. Üyesi Erdost yenidoğanın acil desteğe ihtiyacı olduğunda yapılması gerekenleri şöyle özetledi:
“Solunum sıkıntısı, morarma, yüksek ateş gibi durumlarda aileler vakit kaybetmeden acil servise gitmeli ya da belirtilerin ciddiyetine göre 112’yi arayarak en yakın sağlık kuruluşuna ulaşmalılar. Yeni doğan sağlık kontrollerinin düzenli yapılması olası pek çok sağlık sorununun önceden teşhis edilmesini kolaylaştırıyor. Ailelerin, yeni doğanın temel ilk yardımı konusunda da bilgi sahibi olması gerekiyor. Özellikle solunum sıkıntısı, morarma gibi şikayetlerin olduğu durumlarda erken müdahale önem taşıyor.”
‘Hastane koşulları uygunsa anne bebeğini her gün görebilir’
Günümüz yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde aile merkezli bakım uygulandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Erdost, hastanenin şartları uygun olduğu durumlarda annenin bebek ile aynı odada kalabileceğini belirtti.
Sağlık Bakanlığının bu doğrultuda geliştirdiği anne uyum odası/servisleri ve yoğun bakımlarda uygulanan anne oteli modelinin varlığına dikkati çeken Erdost, model kapsamında eğer bebeğin durumu uygunsa annenin her gün bebeğini görebileceğini ve kanguru bakımı uygulanabileceğini belirtti. Bu ziyaret sırasında bebeğin genel durumunu günlük değerlendirerek farklılıkları da anlayabileceğini ifade etti.