Erman Açıkgöz

Sesimi Duyan Yok mu?

Sesimi Duyan Yok mu?

1999 depreminden sonra klişe haline gelmiş her birimizin kulağından uzun yıllarca hiç gitmemiş o soru  ‘Sesimi duyan var mı?’…

Yaşadığımız son depremde ise yüreğimizden hiç bir zaman atamayacağımız o çığlık ‘Sesimi duyan yok mu?’ olarak hafızalarımıza kazındı.

On binlerce insanımız enkaz altından yardım çağrısında bulundu.

Fakat bizler zamanında yetişebildik mi?

Bilim insanlarının yıllardır ısrarla üzerinde durduğu ‘’geliyor’’, ‘’gelecek’’, ‘’büyük yıkım olur mutlaka tedbir alınmalı’’ sözlerini ne kadar ciddiye aldık?

Gece vakti herkes uykudayken özellikle de tedbir alması gerekenler derin derin uyuyorken gelen bu deprem en çok hangi kurumları sınıfta bıraktı?

Sağlık Bakanlığı;

Pandemi tüm dünyayı dolaşarak geldiğinde çalışanlarına dağıtacak maskeyi bulamayan dağıttığı ekipmanı bile imza karşılığı veren bakanlık… Peki, bu depreme onlar hazır mıydı?

Bizler; sağlık çalışanları olarak hazırdık…

Çünkü her zaman olduğu gibi uykuda değil, görevimizin başında nöbetteydik.

Harp, yangın, sel, pandemi gibi tüm felaketlerde olduğu gibi depremde de en önde ve tüm fedakârlıklarıyla insanüstü gayret sarf eden sağlık çalışanları; bir an tereddüt etmeden, acaba demeden afet bölgesine ulaşabilmek için sağlık müdürlüklerine akın ettiler.

Sağlık çalışanı olmanın doğası gereğidir zaten, herkesin kaçarak uzaklaştığı yere, koşarak ulaşmaya çalışmak.

İlk gönüllü olanlar deprem haberini aldıklarında nöbette olanlardı. Uykusuzuz, yorgunuz demediler. Orada ne yer, ne içer, ne giyeriz diye kaygılanmadılar.

Evde bıraktıkları ailelerinin durumu ne olacak, hasta anneleri, okula gidecek çocukları…

Hiç birini düşünmediler.

Havalimanlarına koşarak, biran önce bölgeye ulaşıp bir can kurtarmanın, bir yara sarmanın derdine düştüler.

Bu kadar telaşa bu kadar insanüstü fedakârlığa rağmen büyük bir koordinasyonsuzluk sonucu birçok deprem bölgesine depremden saatler sonra ulaşabildi gönüllü sağlık çalışanları.

Bölgeye saatler hatta bazı noktalara günler sonra ulaşan sağlık emekçilerinin karşılaştıkları tabloyu kelimelerle özetlemek mümkün değil.

13 ilimizi 13 milyon yurttaşımızı etkileyen bu felakette ne yazık ki birçok sağlık kuruluşu da kullanılamaz hale geldi.

Sağlık kuruluşları bir bir çökse de sağlık sisteminin çökmesine izin verilemezdi.

Depremzede sağlık emekçileri, birçoğu harabeye dönmüş evlerinden son anda kaçtılar, bazıları enkaz dan çıktı. Kimsenin kimseden haber alamadığı, can pazarının yaşandığı şehirlerde kendi anne babalarının, akrabalarının, dostlarının sağlığından bihaber bulundukları her noktayı bir ilk yardım merkezine dönüştürerek can kurtarmaya çalıştılar.

38-40 saat boyunca yemeden içmeden hatta bir an durup dinlenmeden can kurtarmaya çalışan sağlık emekçileri bu felaketin en büyük kahramanıdır.

Kimse isimlerini anmasa da kimse yaptıkları fedakârlıkların farkına varmasa da o sessiz kahramanlar on binlerce yurttaşımızın bu felakette hayatta kalmasını sağlamışlardır.

Bugün sağlık bakanı, hüzünlü müzikler eşliğinde deprem bölgesinde yaptığı ziyaretlerin reklamını yaptığı videolar hazırlatmak yerine depremzede sağlık emekçilerinin sesini duymalıdır. Depremzede sağlık çalışanlarının yaralarını saracak yönetmelikler hazırlatmalıdır.

Depremzede meslektaşlarımızın artık çalışacak, hizmet sunacak güçleri kalmadı.

Deprem bölgesinde kadrosu bulunan tüm sağlık emekçileri derhal ve OHAL bitene kadar idari izinli sayılmalıdır.

Deprem bölgesinde sağlık hizmeti sunumunda görev alan tüm sağlık çalışanlarının kendileri ve aileleri için oluşan barınma sorunu bir an önce sağlık hizmetinin sunulduğu alanların yakınında konteyner kentler kurularak çözüme kavuşturulmalıdır.

Deprem bölgesinde çalışmaya devam eden tüm sağlık çalışanlarına en az 1 yıl süreyle olmak üzere bölgede yaşam ve çalışma koşulları normale dönene kadar çift taban maaş ödenmelidir.

Depremzede tüm sağlık çalışanlarına yaşanan afetin olumsuz etkilerinin bir nebze azaltılabilmesi için

10 Maaş ACİL YAŞAM YARDIMI verilmelidir.

Genel Sağlık İş Sendikası olarak bu talepleri birebir görüşmede bizzat sağlık bakanının kendisine ilettik.

Olur da tweet atarken unutursa bizleri diye sendikamız adına bakanlığa resmi başvuru yaparak bir kez daha hatırlattık.

Yetmedi!

Yine Genel Sağlık İş antetiyle Cumhurbaşkanlığına yazılı başvuruda bulunarak durumun ne kadar kritik ve acil olduğunu bildirdik.

Basın da onlarca haber ile tüm kamuoyuna durumun vahametini defalarca ifade ettik.

Buradan tüm sağlık emekçileri adına bir kez daha haykırıyorum.

Sesimizi duyan yok mu ?

Sesimi Duyan Yok mu?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir