4857 Sayılı Kanunu’nun 19. maddesine göre, hakkındaki iddialara karşı savunması alınmadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışına veya verimi ile ilgili nedenlere bağlı olarak feshedilemez. Bu hükümle, işçinin savunmasının alınması, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle iş sözleşmesinin feshi için bir şart olarak öngörülmüş ve salt işçinin savunmasının alınmamasının tek başına, feshin geçersizliği sonucunu doğuracağı ifade edilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davalı işverenin, davacı işçinin iş sözleşmesini 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca davranışlarından kaynaklanan nedenlerle feshettiği, davacı işçinin savunmasını istediği ve davacının da savunmasını verdiği, anlaşılmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen sebepler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir. Yasanın gerekçesinde, işyerinde işçinin sık sık rapor almasının da davranışlardan kaynaklanan geçerli neden olduğu kabul edilmiştir.

Davalı işveren tarafından, davacının iş sözleşmesinin aldığı raporlar nedeniyle, iş yerinde olumsuzluklara yol açması, iş akışını bozması nedeniyle 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine istinaden feshedildiği belirtilmiştir.

Dosya içeriğine göre; davacının davalı işyerinde yaklaşık olarak 3 yılı aşkın çalıştığı, davacının son bir yıl içerisinde 46 gün mazeretli devamsızlığının bulunduğunun davalı tarafından iddia edildiği, davacının savunmasında bu mazeretli devamsızlıkların inkar edilmediği, söz konusu devamsızlıkların işyeri kayıtları ve raporlar ile doğrulandığı anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan raporlar incelendiğinde değişen hastalıklar sebebiyle istirahat raporlarının verildiği ancak daha çok istirahat raporlarının servikal disk bozuklukları olarak belirtildiği görülmüştür.

Davacının, davalı iş yerinde yaptığı iş ve bir yıl içerisinde alınan toplam rapor süresi bir arada değerlendirildiğinde, haklı neden niteliğinde olmayan ancak sık sık rapor alma ve devamsızlık yapma şeklindeki davranışının iş akışını bozacağı açık olup, işverenden buna katlanması beklenemez. Ancak davacının en son aldığı rapor 26/08/2021 tarihli olup geçerli nedene dayalı fesih ise 23/11/2021 tarihinde yapılmıştır. Alınan son alınan rapor tarihi ile fesih tarihi arasındaki sürenin fesih durumunda gözetilmesi gereken iki aylık makul süreyi aştığı, artık bu kadar süre geçtikten sonra yapılan feshin geçerli nedene dayandığının kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davacının işe iade talebinin kabulüne karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.

Buna karşılık ilk derece mahkemesinin kabul gerekçesinin dosya kapsamı dikkate alındığında somut olaya uygun olmadığı anlaşılmakla kamu düzeni yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin gerekçesinin doğru olmadığı anlaşılmakla, kamu düzeni yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden davanın esası hakkında, davalı vekilinin tüm istinaf nedenlerine ilişkin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
1-Alınması gereken 427,60 istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 247,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davalı tarafça yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
II-Kamu düzenine aykırılık nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
1-Davanın KABULÜ İle;
2-İşverence yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE, davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi ve fesih nedeni gözönüne alınarak 4 aylık ücreti tutarında brüt 20.836,12 TL olarak BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içerisinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları olarak brüt 31.643,56 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,
5-Davacının işe başlatılması halinde işveren tarafından ödenen kıdem ve ihbar tazminatı var ise yapılan ödemelerin ödenecek olan boşta geçen süre ücreti alacağından mahsubuna,
6-Alınması gereken 427,60 TL karar ilam harcından davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 368,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 59,30 peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan toplam 672,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
11-7036 sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereğince Arabuluculuk faaliyeti sırasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen zorunlu giderin davalı taraftan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, ilk derece mahkemesince bu konuda harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
12-Kullanılmayan gider avanslarının talep halinde ilgililere iadesine,
13-HMK’ nın 359. maddesinin 3. fıkrası gereğince kararın tebliği ile HMK’nın 302. maddesinin 5. fıkrası gereğince harç tahsil/ iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
14-İstinaf aşaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı Yasa’nın 8/1-a maddesi ve 4857 sayılı Yasa’nın 20. maddesinin 3. fıkrası gereğince KESİN olmak üzere 17/01/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kaynak : Gazete Memur