Şiddetin Baş Kahramanları

Şiddetin Baş Kahramanları.. Sosyal medyanın, geleneksel medyadan temel farkı bireyselliği ön plana çıkartması ve söylemleri normalleştirmesi ve doğallaştırmasıdır. Bu mecrada insanlar; toplumsal beraberlik ruhundan uzaklaşarak, kendilerini aynı dünyayı paylaştıkları varlıklarla eşit olarak görmeyip, ayrı dünyaların insanları gibi görmeye başlamışlardır. Böylece, ‘biz’ anlayışından, ‘öteki’ anlayışına geçiş yapılmıştır. Salgın demografik, psikolojik, sosyoekonomik açıdan hayatı etkilemiştir. Bunun etkilerini […]

eylul urhan

Şiddetin Baş Kahramanları.. Sosyal medyanın, geleneksel medyadan temel farkı bireyselliği ön plana çıkartması ve söylemleri normalleştirmesi ve doğallaştırmasıdır. Bu mecrada insanlar; toplumsal beraberlik ruhundan uzaklaşarak, kendilerini aynı dünyayı paylaştıkları varlıklarla eşit olarak görmeyip, ayrı dünyaların insanları gibi görmeye başlamışlardır. Böylece, ‘biz’ anlayışından, ‘öteki’ anlayışına geçiş yapılmıştır.

Salgın demografik, psikolojik, sosyoekonomik açıdan hayatı etkilemiştir. Bunun etkilerini görmeye başladığımız bir dönemdeyiz. Salgın döneminde fiziksel mesafenin artması, sosyal medya kullanımındaki talebi arttırmıştır. Bu süreçte kahramanlaştırılan, özverilerinden söz edilen, varlıkları önemsenen sağlık çalışları taktir edilmeye başlanmıştır. Bu 1,5 yıllık süreç eski haline çabuk gelmiş ve sağlık çalışanlarına yönelik sözel ve fiziksel şiddet geçmişten daha yaygın bir şekilde yerini almaya başlamıştır.

Sosyal medyanın, kişilerin kitlelere duygularını ifade etme konusundaki erişim hızı şiddet olaylarının yaygınlaşmasında destekleyici olmuştur. Bir gurup insan, karşılıklı anlaşma yolunu şiddette bulmuş ve içindeki bireysel kini olaylara yansıtmıştır, bu da şiddeti körüklemiştir. Sağlık personelinin davranışlarına, mesleki yetersizliklerine, şiddeti hak ettiklerine yönelik bir takım kalıp yargılar yaygınlaşmıştır. Bu yargılar bir sağlık çalışanını öldürmeyi hak gibi görebilecek kadar ileri gitmiştir. Nitekim, DR. Ekrem Karakaya’nın görevi başında, bir hasta yakını tarafından öldürülmesi ile sağlık çalışanları ve bir kesim halk arasındaki çatışmayı alevlendirmiştir. Bu vahim olayın akabinde geleneksel medyada ve özellikle sosyal medyada eskisinden daha çok sağlık çalışanlarına yönelik şiddet haberleri gelmeye başlamıştır. Bu tip kinci davranışta bulunanlar, kendilerine olumlu bir üst benlik oluşturarak; öteki diye adlandırdıkları, kategorize ettikleri sağlık çalışanlarını aşağı çekmeye ve ötekileştirmeye çalışmaktadırlar.

Sağlıkta şiddetin önlenmesi kapsamında yasal iyileştirmelere gidilmiş ancak verilen cezaların caydırıcılığının ve uygulanabilirliğinin yetersiz kaldığı görülmüştür. Bu durum şiddeti bir araç olarak kullanan kesim tarafından, ‘istediği hizmeti alma’ yolu olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Sağlıkta şiddetin önlenmesi amacıyla yasal düzenleme ile birlikte, fiziki ortam güvenliği, hastane içi denetimin artırılması, personel sayısının arttırılması, tüm iletişim ağları kullanılarak birleştirici, sağlık çalışanlarının özverili çalışma koşullarına yer veren ve eğitici kamu spotları yayınlanması, hastane içindeki sayıca fazla refakatçilerin azaltılması, şiddet mağduru personele yeterli hukuki ve psikolojik desteğin sağlanması, şiddet olayının raporlanmasının sağlanması, sağlık çalışanlarının şiddeti önleme ve duygu ve davranışlarını yönetme konusunda hizmet içi eğitimlerle bilgilendirilmesi önerilebilir.

Sağlık personelleri eğitimleri gereği sağlık dağıtmayı öğrenmiştir; vefasızlık ve terör boyutuna varan sağlık çalışanlarına şiddet vakaları ile adeta savaşmanın eğitimini almamışlardır. Şiddete karşı önlem için mevcut durum ve şartlarda iyileştirme yapılması gerekmektedir.

Teşekkürler.

Eylül Urhan
Uzman Hemşire

Exit mobile version