Organ nakli sonrası kişilik değişimleri ve bağışçı özelliklerinin aktarılabileceği iddiası, bilim dünyasında tartışmalara neden oldu. Son 10 yılda gerçekleştirilen 74 organ nakil vakasını inceleyen araştırmacılar, ameliyat sonrası bazı hastaların bağışçılarının anılarına, kişilik özelliklerine ve tercihlerine benzer değişimler yaşadığını bildirdi.
Özellikle kalp nakli hastalarında belirgin şekilde görülen bu durumun, böbrek, akciğer ve yüz nakillerinde de ortaya çıktığı belirtiliyor. Örneğin, daha önce hiç sevmediği yiyecekleri seven ya da farklı bir müzik zevkine sahip olan hastaların yanı sıra, bazı vakalarda cinsel yönelim değişimleri bile kaydedildi.
Araştırmanın dikkat çeken örneklerinden biri, 9 yaşında bir çocuğa yapılan kalp nakli oldu. Çocuğun donörü, üç yaşında boğularak hayatını kaybeden bir kız çocuğuydu. Nakil sonrası, çocuğun suya karşı aşırı bir korku geliştirdiği ve bu durumun donörün ölüm şekliyle ilişkilendirildiği rapor edildi.
Bu bulgular, organ nakillerinin yalnızca fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda psikolojik ve davranışsal değişimleri de içerebileceğini öne sürerken, konu üzerine yapılan tartışmalar bilim insanlarını ikiye bölmüş durumda.
Uzmanlar arasında tartışma yarattı
Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu tür değişimlerin ameliyat sonrası psikolojik etkilerle açıklanabileceğini savunuyor. Rakip görüş ise, organ alan kişilerin, bağışçının hikayesinden haberdar olmasalar bile, organın bağışçıdan gelen özellikleri taşıdığına inandıklarını söylüyor.
Hafıza transferi teorisi ve organ entegrasyonunun insan kimliğini nasıl etkilediği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Uzmanlar, bu fenomenin yalnızca tıp değil, aynı zamanda insan deneyimi ve nörobilim açısından da önemli ipuçları sunduğunu belirtiyor. (NTV)