Meme Kanserinde Erken Tanı Önemli
“Meme kanseri en sık 45-60 yaş aralığında görülüyor ve çok sinsi ilerleyen bir hastalık. Bu nedenle özellikle bu yaş grubundaki kişilere yılda 1 kez mamografi çektirmelerini öneriyoruz.”
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen kanser tarama programlarının erken tanı ve tedavi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Durhan, “Meme kanseri en sık 45-60 yaş aralığında görülüyor ve çok sinsi ilerleyen bir hastalık. Bu nedenle özellikle bu yaş grubundaki kişilere yılda 1 kez mamografi çektirmelerini öneriyoruz.” açıklamalarında bulundu.
Kadınlarda 20 yaşını geçtikten sonra da ayda bir defa kendi kendine muayenenin yapılması gerekliliğini vurgulayan Durhan, “20 yaşından itibaren tüm kadınlar da adet döneminin başlangıcını baz alarak, 7-12’nci günü arasında mutlaka kendi kendine muayene yapmalı. Eğer göğüste ele gelen şişlik, ağrı, meme başında kanlı akıntı gibi şikayetler olursa mutlaka bir uzmana başvurulmalı.” şeklinde konuştu.
“Erken teşhiste kemoterapiye gerek kalmayabiliyor”
Hastalığın erken bir evrede yakalanmasının tedavide ve cerrahi operasyonlarda oldukça avantajlı olduğunu belirten Doç. Dr. Abdullah Durhan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Meme kanserinin farklı tedavileri var, hastalık her kişide farklı bir seyir izleyebiliyor. Fakat erken dönemde tanı koyduğumuz bir hastada sadece kitlenin bulunduğu bölgeyi temizleyerek, meme dokusunu almadan tedavi etme imkanı bulunuyor. Çok erken dönemde yakaladıysak kemoterapiye bile gerek kalmıyor. Bu yüzden tarama programlarına mutlaka uyulmalı.
Ülkemizde her 8 kadından 1’i meme kanserine yakalanıyor. Çok sık bir oran bu. Meme kanseri erken dönemde yakalandığında hastalar hem daha kolay tedavi oluyor hem de memenin tamamının alınması gibi olumsuzlukla karşı karşıya kalmıyor.”
Hastaların rahat etmesini sağlayan yöntem: “Sentinel örnekleme yöntemi”
Pek yaygın olmayan “sentinel lenf nodu örnekleme yöntemi”nin Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de kullanıldığından bahseden Durhan, bu yöntemle birlikte hastalığın koltuk altına sıçrayıp sıçramadığının anlaşıldığını ve böylelikle hastalara gerekmedikçe koltuk altı ameliyatı yapılmadığını söyleyerek yeni yöntemin avantajından bahsetmiş oldu.
Doç. Dr. Durhan, bu yöntemle birlikte hastaların ameliyatın ardından oldukça rahat ettiklerini sözlerine ekledi.
İki yıllık kanser savaşında galip gelen hasta
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meme kanseri tedavisi gören 2 çocuk annesi 49 yaşındaki Özlem Özbek de kanserle vermiş olduğu mücadelede galip gelmenin sevincini yaşıyor.
İki sene evvel kendi kendine muayene yaptığı sırada göğsünde bulunan fındık büyüklüğündeki kitleyi fark edip aile hekimine başvurduğunu söyleyen Özbek, daha sonrasında çekilen mamografi ve yapılan diğer tetkiklerle birlikte kanser teşhisini aldığını, bir süre müşahede altında kaldığını ve en sonunda da cerrahi operasyona karar verildiğini dile getirdi.
Ameliyatı gerçekleştiren Doç. Dr. Durhan ve tüm hastane çalışanlarına şükranlarını sunan Özbek, şunları aktardı:
“Ameliyatımın ardından 7 ay kemoterapi aldım, 2 hafta önce bitti. Bugün sonuçlarım çıktı ve çok şükür hepsi temiz. Artık 3 ayda bir ve sonrasında da 6 ayda bir kontrollerim devam edecek. Çok şükür kanseri yendim. Allah doktorlarımdan, hastane çalışanlarından bin kere razı olsun, iyi ki karşıma çıktılar.”
“Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum”
Kanserle mücadele aşamasında çok zor günler geçirdiğini vurgulayan Özbek, şunları söyledi:
“Bugün sonuçlarımı aldığımda kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Hayatım yeniden başlıyor, bundan sonra her şey daha güzel olacak. Saçlarım çıkmaya başladı, kaşlarım, kirpiklerim dökülmüştü ama onlar da yeniden çıkacak. İki yıllık tedavi sürecimde hep normal hayatıma devam ettim, aileme, çocuklarıma sıkıntılarımı hissettirmemeye çalıştım. Bu günler geçecek dedim ve şükür öyle de oldu.”
Doç. Dr. Abdullah Durhan da hasta Özlem Özbek’in kendilerine başvurduğunda meme kanserinin yayılmış durumda olduğunu belirterek, ameliyat ve kemoterapi sonrasında şu anki sağlık durumunun oldukça iyi olduğunu söyledi.
