Kovid-19’da Düşüş Trendi Devam Edecek

Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, yaptığı açıklamada, yakın zamanda ikinci yılını dolduracak Kovid-19 salgınıyla mücadele sürecini değerlendirerek, gelinen son noktaya ilişkin bilgi verdi.

 

Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı ile altyapı, insan gücü ve yapısal olarak dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birisi haline geldiğini ancak salgının sağlık sisteminin hizmet açısından değerlendirildiği, test edildiği bir durumu da oluşturduğunu aktardı.

 

Memişoğlu, dünyada Kovid-19 salgınıyla mücadelede en başarılı sağlık hizmetinin Türkiye’de sunulduğunu ve başarılı bir süreç yaşandığını ifade ederek, salgının ilk günlerinde bile ülkede hasta mağduriyeti olmadığını söyledi.

 

Bunun Türkiye’deki sağlık sistemi ve altyapısının ne kadar geliştiğinin önemli bir örneği olduğuna işaret eden Memişoğlu, “Özellikle Türkiye, son yükselme döneminde kişisel tedbirlerin sistemsel yasaklardan çok daha etkin olduğunu ispatladı.

Çünkü sayılarımız son bir aydır özellikle şubat ayının ilk haftasından itibaren düşmeye başladı. Bu da sistemsel yasak getirmeden salgın sürecini yönetebildiğimizi, insanların bu bilince ulaştığını gösteriyor.” diye konuştu.

 

“Türkiye sağlık bilim üretimi anlamında da çok iyi yerlere gelecek”

Kemal Memişoğlu, Kovid-19 sürecinde 3 önemli pik yaşandığını, ilk yükselişin olduğu 2020’nin mart ayında neyle karşılaşıldığı bilinmeden, kısıtlamalarla 6-8 haftalık yoğun bir dönem yaşandığını hatırlattı.

 

İkinci yükselişin 2020’nin kasım-aralık aylarına isabet ettiğini, bu dönemde 4-6 haftalık benzer bir yükseliş trendi olduğunu anlatan Memişoğlu, bu süreçte iki acil durum hastanesi başta olmak üzere şehirde birçok sağlık tesisinin sistemdeki yerini aldığını ifade etti.

 

Memişoğlu, şöyle devam etti:

“Düşünün ki acil durum hastanesine tomografisinden ameliyathanesine, solunum cihazından merkezi monitörüne kadar ekleyip, projesi dahil 45 günde yapıp hastanın hizmetine sunuyorsunuz. Üstelik bir de Kovid döneminde. Bu esasında hem devletimizin ne kadar güçlü olduğunu hem insanımızın bunu yapabileceğini gösterir.

Biz açık ve net söylüyoruz ki sağlık hizmeti anlamında Türkiye özellikle kriz dönemlerinde, zor dönemlerde bir araya gelip bu işi yönetebilen insana, yönetime, anlayışa sahip bir ülkedir. İnşallah daha da iyi yerlere geleceğiz. Türkiye’nin sadece sağlık hizmeti anlamında değil, sağlık teknolojisi, sağlık bilim üretimi anlamında da çok iyi yerlere geleceğine inanıyorum.”

 

Kemal Memişoğlu, üçüncü yükselme döneminin de 2021’in nisan-mayıs aylarında yaşandığını ve 4-6 haftalık bir süreci kapsadığını dile getirdi.

 

Üçüncü dönemde kısıtların biraz daha az olduğunu hatırlatan Memişoğlu, “Bu süreçten sonra özellikle haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında çok az miktarda vaka ile karşılaşıp, hastalık normale yakın bir seyir seyretti. Ama özellikle eylülde başlayıp, bir miktar yükseldikten sonra duran vaka sayılarını gördük. Ancak İstanbul aralık ayının özellikle son haftasından itibaren daha önceki yükselişler gibi olmayan, çok ani bir vaka yükselişiyle karşılaştı. Bu Omicron’un etkisi esasında…” değerlendirmesini yaptı.

 

“Düşüş trendi devam ediyor”

Aşı ve virüsün mutasyonunun da etkisiyle servis ve yoğun bakımlarda hasta yatışının azaldığını aktaran Memişoğlu, “Tabii her hastalıkta olduğu gibi kişiden kişiye değişen klinik seyirleri de görüyoruz. Burada en önemli şey, insanlarımızın aşısız olmasıydı ve başka yandaş hastalıkları olanlarda biraz daha ağır geçti. Yoğun bakıma yatan hastalarımızdaki yaş grubuna baktığımız zaman daha yaşlı gruba yatış oldu. Bu yükseliş aralık ve ocak aylarının büyük bir miktarında devam etti.” diye konuştu.

 

Ocak ayının ikinci haftasından sonra bu trendin yatay seyretmeye başladığını ifade eden Memişoğlu, şunları kaydetti:

“Şubat itibarıyla da bugüne kadar İstanbul’da yaklaşık 3-4 haftadır düşüş trendini sağlamış durumdayız. Bunun daha da devam edeceğini öngörüyoruz. Çünkü her ne kadar salgınla ilgili kısa vadeli öngörülerimiz olsa da -ki bunların birçoğu doğru çıktı şimdiye kadar- ama yine de sağlıkta her şeyin öngörüsünün kesin yapılamayacağını herkesin bilmesini isterim. Siz bir şeyi öngörüyorsanız geçmişteki seyre, hastalığın trendine, özelliğine göre öngörüde bulunabiliyorsunuz. Onun için insanlar bazen ‘Ne zaman bitecek?’ diye sordukları zaman ‘Kesin bu tarihte bitecek’ diye hiç kimsenin kesin bir kanaati olamaz. Şu anda bizim yakın öngörü ve tahminiz bunun nisan-mayısa kadar düşüş trendiyle devam edeceği, mayısta artık salgın olup olmayacağı konusunda bir görüşün oluşacağına inanıyoruz. Yani salgın ne kadar devam etti, ne kadar devam edecek, bu hastalık kalıcı bir hastalık mı oldu, mevsimsel mi yaşayacağız bununla ilgili sanıyorum mayıs, haziran gibi artık bilim insanlarının bir karar vereceğini öngörüyorum.”

 

“Hedefimiz ertelenmiş problemleri çözmek”

Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, hastalığın toplumsal olarak da yönetilebilir olduğunu son Omicron piki ile gördüklerini belirterek, “Bizim şu andaki en büyük hedefimiz ertelenmiş, ötelenmiş, birikmiş sağlık hizmetini de iyi sunabilmektir.

Tabii insanlarımızın salgın döneminde hastaneye gelme konusunda tedirginlikleri oldu, bunları ertelediler. Şimdi bir anda bu problemleri çözmeye çalışıyoruz.” dedi.

 

Hastalığın ne zaman biteceğini tahmin etmenin mümkün olmadığını yineleyen Memişoğlu, sözlerini, “2 sene sürmüş ve belli periyodlarda olan bu hastalığın biz nisan-mayısta daha az olacağını, ondan sonra da bunun bitip bitmeyeceğini o zaman söyleyebiliriz.

Bunun düşme trendinin devam ettiği, nisana, ramazan ayına kadar çok daha azalacağı yönünde bir öngörümüz var.” diye tamamladı.

Exit mobile version