Afyonkarahisarlı gurbetçi ailenin 4 çocuğundan biri olan 46 yaşındaki Korkusuz, doğduğu Almanya’da ailesinin de desteğiyle kendisini sürekli geliştirmeye çalıştı.
Radyoloji ve nükleer tıp alanında çift doktora yapan Prof. Dr. Korkusuz, 50’den fazla makalesinin yanı sıra, 2017’de Frankfurt’ta Yabancılar Meclisi tarafından “başarı ödülü”ne layık görüldü.
Almanya’da, bazı iyi ve kötü huylu tümörlere yönelik gerçekleştirdiği ameliyatsız tedavilerle ünlenen, projeleri 2012’de “En iyi Alman projesi” olarak tanıtılan Korkusuz, 1 Ocak’ta AFSÜ’de Radyoloji ve Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak göreve başladı.
“Türkiye’de tıp projesi yapmak için bütün imkanlar sağlık çalışanlarının emrinde”
Atatürk Meslek Yüksekokulu’ndaki öğrencilere “tıbbi görüntüleme” dersi veren Prof. Dr. Korkusuz, her zaman milliyetçi bir düşünceye sahip olduğunu söyledi.
Kovid-19 salgınında sağlık alanında zor günler geçirildiğini aktaran Korkusuz, “Bazı meslektaşlarım hayat standartlarının daha iyi olabileceği düşüncesiyle başka ülkelere gitmeyi tercih edebiliyor. Hatta bu arkadaşların çoğu genç ve bekar. Biraz da genç meslektaşlarım mezun olduktan sonra yeni yerler görmek isteyebiliyor. Yurt dışında çalışmayı tercih eden meslektaşlarımızın kararlarına saygı duyuyorum.” diye konuştu.
Korkusuz, kendisinin ise yurt dışında çalışmak isteyen meslektaşlarının tam tersi yönünde bir düşünceye sahip olduğunu dile getirdi.
Şu anda sağlık alanında Türkiye’ye dönülmesi ve yatırım yapılması görüşünde olduğunu belirten Korkusuz, “Türkiye’de tıp alanında proje yapmak için bütün imkanlar sağlık çalışanlarının emrinde.” dedi.
“Ülkemizdeki herkese faydalı olabilmeyi hedefliyorum”
Prof. Dr. Hüdayi Korkusuz, Türkiye’de sağlık alanındaki hedeflerine ilişkin şunları kaydetti:
“Bütün dünyada ve ülkemizde gereksiz guatr, meme, prostat ve karaciğer ameliyatları oluyor. Benim amacım ve hedefim gereksiz ameliyatları önlemek. Bu işlemler için de modern medikal cihazlar üretmeyi, Türkiye’deki hekimlere ders vermeyi, ülkemizdeki herkese faydalı olabilmeyi hedefliyorum. Bana üniversite tarafından gereken destek veriliyor. Elimizde medikal cihaz üretmek için patentler mevcut. Bu alanda kullanılacak cihazları da Türkiye’de üretmek istiyoruz. Çünkü ülkemiz eski cihazları büyük paralarla yurt dışından ithal ediyor ama bu gereksiz. Ülkemizde bu cihazları üretmek için her şeyimiz mevcut. Gereken şartların oluşturulması durumunda bu medikal cihazları 6 ayda üretebiliriz. Bir yıl içinde de Türkiye’deki bütün hastanelere dağıtımını yapabiliriz. İki yıl içerisinde de Türkiye’deki gereksiz ameliyat sayısını ciddi oranda azaltırız.”