Sevgili dostlar!
Özellikle son dönemlerde sıkı sık şahit olduğumuz sağlık kurum ve kuruluşlarında sağlık personeline, hasta ve hasta yakınlarının fiziksel ve sözel şiddet olgusunu 6331 sayılı kanun ve ona bağlı olan yasal mevzuat çerçevesinde irdelemek istiyorum.
6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamında Sağlıkta Şiddet
Malumunuz üzere geçtiğimiz günlerde Konya’da bir hekim arkadaşımızın görevi başında alçakça şehit edildiğini hepimiz büyük bir üzüntü ve öfke ile izledik ve yaşadık.Yüce Tanrıdan Dr.Ekrem KARAKAYA kardeşimize sonsuz rahmet diliyorum.Ne kadar ilginçtir ki Bankalarda kredi başvurusu yaparken sessiz sedasız saatlerce bekleyen insanların,bir sağlık kurum ve kuruluşuna gittiğinde orada kendisine hizmet eden sağlık personeline sesini yükseltmesi,fiziksel ve sözel şiddete çok kolay bir şekilde temayül etmesi elbette ki Toplum Psikolojisinin doğrudan konusu olmakla beraber,biz İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri açısından da, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında, kangren olmuş bu yaraya ne tür bir çözüm veya çözümler getirilebilir ayrı bir değerlendirme konusudur.
Yataklı Tedavi Sağlık Kurum ve Kuruluşları, yani hastaneler İş Sağlığı ve Güvenliği Yasal Mevzuatımızda “ÇOK TEHLİKELİ İŞYERİ” sınıfında olup ilgili yasal mevzuat kapsamında hem tesis hem de çalışana yönelik alınacak önlemler de yine bahsolunan bu tehlike sınıfına uygun bir şekilde paralellik arz etmek zorundadır.
Şöyle ki 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işverenin genel yükümlülüğü kısmı
4.maddesinde – (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
- a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
Bakınız burada bir ibareye dikkatinizi çekiyorum o da “ her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması,” işte iş güvenliği mevzuatının belki de en önemli, en kapsamlı ve en çetrefilli hükmü bence burasıdır. Örneğin; tesis ve çalışan güvenliğini sağlarken her türlü tedbirin alınması ve organizasyonun işverence yapılması gerektiği hususundan kastedilen ne olmalıdır ? sorusuna buradan cevap arayalım isterseniz!
Sevgili dostlar!
Sağlıkta Şiddeti Önleme başlı başına bir sistem meselesidir.Bu konuya bütüncül bir konseptle yaklaşılması gerekmektedir.. Sağlıkta Şiddetin çözümüne yönelik sac ayakları hepimizin malumudur ki;
1-Politika Ayağı
2-Halk Eğitim Ayağı
3-Teknik Donanım ve Nitelikli Personel (Güvenlik Personeli)İstihdamAyağı
4-Hastane Yönetimi(Işveren)Ayağı gibi
Hastanelerimiz için, en üst düzey sağlık politikası karar verici mercii olan Sağlık Bakanlığımız sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik olarak;ilk başta hastanelerde Yeşil Alan uygulamasının Hastane Acil Polikliniklerinden kaldırılması ile işe başlayabilir. Bu bile şiddet olaylarını en az %50 düşürecektir, ilk öncelik bu olmalı diye düşünüyorum. Kesinlikle Yeşil Alan uygulaması kaldırılmalı Hastanelerimizin Acil Polikliniklerine sadece, gerçekten Tıbbi Acil tanımına uygun vakalar kabul edilmelidir. Yeşil Alan uygulaması hastane dışında başka fiziki bir alanda gerekirse semt poliklinikleri mahareti ile yürütülmelidir.
Sağlıkta şiddet olgusunun Halk Eğitim ayağı, tabi ki devletimizin teşviki ile Milli Eğitim Bakanlığı,üniversiteler ve ulusal düzeyde faaliyet gösteren, görsel ve yazılı ulusal düzeyde faaliyet gösteren basınımızın, medyamızın doğrudan alanına girmekte olup, bu süreçte ciddi manada destekleri sözkonusu olmalı ve halkımızı bilinçlendirme etkinlikleri kapsamında spot filmler, eğitsel uyarıcı görsel materyaller ile sürece katkıda bulunmaları sağlanabilir.
Hastanelerde acil servis girişleri en kontrolsüz olan noktalardır. Telaşın hengâmenin korku ve tedirginliğin yoğun olarak yaşandığı alanlardır acil servisler.10 tane girişi olan bir hastaneye 10 tane detektör kapının nasıl konulacağı ve bu kapılara 24 saat vardiya düzeninde personelin nasıl konulacağı iyi analiz edilmelidir.Ayrıca; taşıma ruhsatlı tabancası olan sivil kıyafetli bir kolluk kuvveti görevlisine güvenlik personeli söz geçiremez. Bu nedenle 6136 sayılı Ateşli Silahlar Ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanununun ek 1. maddesine göre silahla girilemeyecek yerler hükmüne “Tüm Sağlık Kurum ve Kuruluşları ”ibaresi eklemelidir.
Sağlıkta Şiddet malumunuz üzere bir Tesis Güvenliği ve Çalışan Güvenliği makro problemi olarak gözümüzün önünde tüm gerçekliğiyle dururken; hastanelerde, kaç ana giriş kapısı var, kaçı kaç saat aktif ya da kaçı kaç saat pasif ya da kilitli, acil çıkış kapılarının durumu, güvenlik görevlisi sayısı, güvenlikçilerin vardiya düzeni ve çalışma zamanı periyotları ile vardiyalarında ziyaret etmiş oldukları tesis kontrol noktalarının yerleri, Tesis İç Güvenlik Planında ki risk öngörüleri, oldukça önemli ve fizibilitesi yapılması gereken idari düzenlemelerdir. Sağlıkta Şiddeti önlemeye yönelik yapılan iş ve işlemlerde sadece teknik bir kaç düzenleme yeterli olmaz, ben çok iyi biliyorum ki hastanelerimizde ciddi bir güvenlik personeli eksiği bulunmakta bu çalışmalar yapılırken yine kervan yolda düzülür saçmalığına, bu sürecin kurban edilmemesi gereklidir. İnanınız kapılara metal detektörlü turnike kapı koymak ve el detektörü koymak sağlıkta şiddeti önleme konseptinin en son ayaklarından biridir ve tabi ki yapılmalıdır.
Bu arada her türlü tedbire rağmen gerçekleşebilecek bir şiddet olayında yine, sağlık personelinin ,6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun 13.maddesi gereğince “can güvenliğini tehdit eden bir durumda, hemen çalıştığı ortamı terk ederek güvenli bir alana geçmesi ve kısa süreli de olsa hizmetine ara vermesi hakkı bulunmaktadır.
Hülasa sevgili dostlar, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik sistemik bir yaklaşımda bulunulmalı ,şiddet olaylarında caydırıcılığı yüksek olan hukuki, idari ve sosyal düzenlemeler yapılması gerektiği de unutulmamalıdır.
Hepinize kazasız ve belasız günler diliyorum.
Ercan MATTAOĞULLARI
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı